"Bizim semtteki AVM'ye cümbür cemaat gittik. Sınıf annesi orada bir kafeyi ayarlamış, öğretmenin doğum gününü bütün veliler olarak kutladık" diye anlatıyor.
Sözünü kesiyorum: Yahu sınıf anneliği kalkmadı mı?
"Fiilen sürüyor..."
Ne yalan söyleyeyim, dinlerken sükûnetimi kaybediyorum.
Devam ediyor: "Öğretmene hediyeler, çaylar, kekler... Devlet okulu bu; sınıfın çoğunluğunun hâli vakti artık pek iyi değil; düşündüm bir an biz ne yapıyoruz diye! Üç anne gelmemişti, daha doğrusu gelememişlerdir; sınıf annesi onlara da dudak büktü."
Aklıma geliyor: Çay kaç liraydı?
"Ben de bilmiyordum" diyor; "35 lira olmuş."
Kim ödedi?
"Biz tabii ki!"
Söylene söylene yerimden kalkıyorum; şu öğretmenlerin doğum günlerini eşleri kutluyor mu acaba?
***
Şunu kabul edelim...***
Okulların...***
Çocuklar...
Her ay ödemelerde aileleri bir aksaklığa sebep olur da, öğretmen herkesin içinde bunu vurgular diye mide krampları geçiriyorlar...
Bunları bile hesaba katmayan bir düzen oluşturmuşuz, bari ben yazıp hatırlatayım..
***
NOT DEFTERİ
Bana yaşamasını ya da ölmesini öğretecekti, sağlam ve sevimli elini benim kaskatı kesilmiş kalbime dokundurmalıydı ki, kalbim bu dokunuşla serpilip yeşersin ya da yanıp kül olsun. (HERMANN HESSE / Bozkırkurdu)