Hem dünya, hem de Türkiye anesteziden daha yeni çıkıyor...
Soğuk Savaş'ın başladığı tarihten bu yana bilincimiz ve hafızamız yarı kapalı haldeydi.
Şimdi gözlerimizi öfkeyle ovuşturarak uyanıyoruz...
Çünkü zaman hızlandı; gelecek, geliyor.
***
Soğuk Savaş için 1947-1991 tarihini veriyor ya Google...
Aldırmayın!
Sovyetler ve ABD (Batı Bloku) arasındaki danışıklı dengenin ürettiği "
anestezi" Berlin Duvarı yıkılınca bitmedi...
Neoliberal refah masalının rüyalarıyla uykumuzu devam ettirdiler.
Zaten Türkiye gibi ülkelerin
Amerikan işi deli gömleğini hemen sıyırmasına izin
verirler miydi?
Vermediler...
NATO şemsiyesinin altında fena halde ıslandığımızı bile fark edemedik.
***
Şimdi anestezi sonrası oluşan zihin bulanıklığı da dağılıyor.
Bazılarımızın kendi ülkesinde bir kolonyalist gibi hissetmekten aldıkları hazları bir yana bırakırsak,
ABD ile ittifak tarihimizin bize ne faydası dokunmuş sorusu güç kazanıyor artık...
Sayarken mahcup olacağımız kadar çok askeri darbe var yakın geçmişimizde...
Hepsi ABD işi...
Ve muhtıralar, kanlı darbe teşebbüsleri...
40 yıldan fazladır süren terör ve sürekli bölünme tehdidi...
Şüpheli cinayetler, suikastler, sabotajlar, vd.
***
Buna karşın...
ABD/
NATO ittifakımız boyunca halimizi sorgulamaya başladığımızda...
Birileri de elbette
ekonomik refahtan dem vuracak, biliyorum.
Refahtan bahsetmekten biraz olsun utananlar ise daha tutarlı bir onay zemini arayacak ve "
dünyayla senkronize ekonomik ve kültürel hayat"ın avantajlarından bahsedecekler...
Ama her refah halinin beraberinde her an gerçekleşebilecek bir "
kriz" sopasıyla sunulduğunu unutacak mıyız?
Bir çoğu dışarıdan tetiklenmiş
onlarca finansal/ekonomik kriz yaşamaya mecbur bırakıldığımızı unutacak mıyız?
Her "
büyüme" çabamıza,
Washington ve
Brüksel'den
"otur oturduğun yerde" bakışlarıyla yaklaşıldığını görmezden gelebilir miyiz?
***
Perde açılıyor, 20. yüzyıl dekoru birer birer yıkılıyor.
Telaşa ve acele hareketlere kapılmadan perdenin ardında beliren gerçek dünyayı ve oradaki yeni yerimizi idrak etmeliyiz.
***
NOT DEFTERİ
Bozkırkurdu gibiler iki çağ arasına sıkışıp kalanlar ve güvenlik duygusundan uzak düşenlerdendir. İnsan yaşamını kişisel cehenneme dönüştürüp yaşamak alınlarına yazılmıştır. (HERMANN HESSE / Bozkırkurdu)
Bu köşe yazısını aşağıdaki linke tıklayarak sesli bir şekilde dinleyebilirsiniz
Haşmet Babaoğlu | Anesteziden çıkarken...