"Abi sen fular takmazdın" diyor genç adam...
Fular değil o, Filistin kefiyesi diyorum.
Zihni bulutlanıyor bir an...
Anlatıyorum.
"Niye yani?" diyor.
Şimdi ne söylemeli?
Nispeten muhafazakâr bir mahalledeyim üstelik.
Starbucks'ta oturup keyif çatan semtlerin çocuğu olsa, anlayacağım da, bu ne?
"Şu anda Gazze'de olanları sürekli hatırlatacak ne varsa yapmalıyız."
"Eksantriklik" yaptığımı düşünür gibi bakıyor şimdi de...
"Aslında hayat memat meselesi bu" diyorum ama sözümün devamını getirmiyorum.
***
Hayat memat meselesi...***
Youtube'a çektiği videolarda bağırıp çağıran vicdansız ve izansız eski medyacının biri de "Gazze edebiyatından bıktık usandık" dedi geçen gün...
Nasıl kendinden emin biçimde söyledi bunu...
Ne edebiyatı yahu?
Goygoy mu sanıyorsun sen yaşananları?
Hiç mi bakmıyorsun o fosfor bombalarıyla yanıp tutuşan bebelerin yüzlerine?
Yoksa baktın ve keyfin kaçtı da o yüzden mi böyle bozuk atıyorsun?
Bu reziller yerine utanmaktan bıktık, bıktık.
***
BEN BUNUNLA AVUNAMAM!
Büyük İsrail, Netanyahu'ya gerçekten kızıyor mu?
Kızıyor olsaydı, yeni silahlar ve cephaneyle destekler miydi?
Kızıyor olsaydı, Netanyahu'yu eleştirenleri "antisemitizm" ile suçlayanlara arka çıkar mıydı?
Kendinizi aldatıp Netanyahu gidecek diye avunmayın, şu anda olup bitene odaklanın!
Kasım ayında ABD ve İngiltere binlerce bomba ve diğer mühimmatları taşıdılar İsrail'e...
Gazze'deki çocuklar o bombalarla katlediliyor.
Ama Batı sokaklarındaki tepkiler iyice büyürse, hele seçim atmosferine girmek üzere olan ABD'de bir günah keçisine ihtiyaç duyulacağı açık...
Uyduruktan "frene bas" mesajları veriyorlar.
Sizi bilmem ama ben artık bunlarla avunamam...
Bu köşe yazısını aşağıdaki linke tıklayarak sesli bir şekilde dinleyebilirsiniz