Bütün çarşıyı dolaşıyorum, yukarı sokakları, yeme içme yerlerini, izdiham yaşanan kahvecileri...
Kadıköy Çarşısı'ndan söz ediyorum.
Epey bir aradan sonra oradayım...
Pislik berdevam.
Sanki belediyeler en son geçen yıl kaldırımları temizlemiş...
Ama cıvıl cıvıl olduğu kesin.
Bütün o hareketlilik içinde gözlerim bir Filistin bayrağı arıyor; Gazze'de yaşananlara dair bir işaret...
Yok! Tek bir yerde bile yok.
Ivız zıvır satanlara bakıyorum. Çantamın dış yüzeyine yapıştırdığım "Free Palestine" magnetine benzer bir şey vardır belki diye...
Unicorn rozetleri var, "Yeşil Dünya" rozetleri var, gülen emojili etiketler var; Filistin'le ilgili hiçbir şey yok.
***
Gazze'yi (sonuç ne olursa olsun) hiçbir anımızda unutmayalım.***
Bursa'dan Uğur kardeşimle mesajlaşıyorum.***
Tam o sırada yanımdan 50 yaşlarında iki adam konuşa konuşa geçiyorlar.
Emekliler, hâllerinden belli.
Şu sıralarda en perişan sosyal kesimimiz yani...
Biri diğerine diyor ki: "Azizim, Müslüman 'Bana ne!' demez." Sonra devam ediyor: "Dünyanın neresinde olursa olsun kardeşlerinin başı dertte ise dönüp bir bakacaksın!"
Geriye dönüp yanlarına gidiyorum.
Şaşırıyorlar.
"Allah sizden razı olsun" diyorum.
Kalbim anında genişliyor; nehirden denize; buralardan oralara kadar..
***
NOT DEFTERİ
Bir bahçede her şey büyür... ama önce hepsi solar; ağaçlar yeniden yaprak vermek, daha kalın, daha güçlü, daha yüksek olmak için eski yapraklarını dökmek zorundadır. (JERZY KOSINSKI / Bir Yerde)