Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HAŞMET BABAOĞLU

Eski yazlar, yollar ve dolunay

Sesli dinlemek için tıklayınız.

Akşam, üzerimize koyu lacivert şalını atmış.
Edremit Körfezi'nin durgun suları yavaş yavaş aydınlanıyor.
İşte en sevdiğim manzara!
Bütün bunların sebebi dolunay...
Bir süre sonra güneye doğru döneceğiz; şimdi kızıl bir çölü andıran ay sararıp dev bir feneri andıracak; ardımızda kalan körfeze yakamozlar düşecek...
Ara ara camları indirip lastiklerin bıçkın hışırtısını dinliyorum.
Ne çok seviyorum bu sesi!
Yol üzeri satıcılar floresanlı tabelalara geçiş yapmışlar; zeytinyağı, sabun, höşmerim yazıları mavili, morlu tabelalarla gözümü alıyor.
Teybe Cheb Mami'nin kasetini sürüyorum. Doğru bir seçim mi bilmiyorum, torpido gözüne elimi uzattım, elime bu kaset geldi.
Yüzünü Akdeniz'e, sırtını Sahra'ya vermiş yanık ezgiler...
Ama dinledikçe içimde bir yerde Cezayir menekşeleri açmaya başlıyor.

***

22 yıl öncesinin eylülünde yazmışım bunları...
Not defterlerinin cilveleri işte!
Son zamanlarda Jung'u mezarında ters döndürecek rastlaşmalar, şaşırtıcı tevafuklar yaşıyorum.
Nasıl mı?
Bu sabah dertlendim mesela...
Ayvalık, Edremit, Küçükkuyu taraflarına hiç uğramadan geçti koca bir yaz...
Sonra akşamına çekmecemdeki dosyada yukarıdaki satırlarla karşılaştım.

***

Eskiden her eylülde geçip gitmiş yaz boyunca yaşadıklarımı bir daha elden geçirirdim.
Zihnime kazıdığım yol manzaralarını...
Hazirandan ağustosa rüzgâr gibi geçen tanışıklıkları...
İçine su katılmış, güneşte şeker gibi eriyen; elbette aşkı andıran fakat son sabaha kalmadan solan heyecanları...
Bak şimdi! Nereden geldi aklıma!
Selim İleri'nin "Her Gece Bodrum" romanındaki şu sözler ne kadar doğruydu: "Otellerden, pansiyonlardan ayrılırken hep bir şey unuttum sanırdı. Tekrar tekrar dönüp bakardı odaya. Bir yerden ayrılırken hep bir şeyi, bir duyguyu, bir özlemi, bir sevgiyi orada bırakmış sanırdı."

***

Hepsi geride kaldı.
Ben değiştim.
Ama Ayvalık da artık hatıralarımdaki Ayvalık değil.
Küçükkuyu, Behramkale çevresi de beni kendine tutkuyla bağlayan ruhunu hızla kaybediyor.
Hepsinde bir Alaçatı hızı...
Çünkü İstanbul'un Nişantaşı semtini buralardaki ücra dağ köylerine kadar taşıyan bir kesim var...
Yollar mı? Çok çabuk bitiyorlar artık.
Lakin doğruya doğru...
Geceleri arabayı dolunayın üzerine sürdüğüm köy yollarını özlüyorum...

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA