Tükenmişlik sendromu...
Plaza gençleri arasında son zamanlarda pek lafı edilen bir rahatsızlık. "Hiç hevesim kalmadı; değil iş için koşuşturmak, elimi kaldıracak hâlim yok; bir zamanlar kariyer yapmak için çırpınan bana bak, bittim" gibi laflar ederek birbirlerine anlatıyorlar.
Tükendiler mi gerçekten? Hayır! O eski coşkuları kalmadı.
Coşkun, taşkın, atılgan, hiper kinetiktiler; ortalığı yıkıp geçiyorlardı; asıl tuhaf olanın bu olduğunu göremezlerdi; çünkü günümüzün başarı ve kariyer kültürü bu hâli el üstünde tutuyordu.
Oysa o kadar coşmasalar, şimdi yanmayacaklardı...
Rahatsızlığın Batı'daki adı her şeyi anlatıyor aslında: Burn-out.
***
Hatırlıyorum; benim çocukluğumda okul hepimize
Amerikan yardımı süt tozu dağıtıyor, öğleden sonra beslenme saatinde tozları karıştırıp süt diye içiyorduk.
Kokusu fenaydı...
Marshall yardımı dedikleri münasebetsiz işlerden biri işte!
Geçen gün annemle konuşurken öğrendim.
Bir keresinde aklına esmiş, süt tozundan muhallebi yapmış, öyle sevmemişim ki,
iki yıl ağzıma muhallebi koymamışım. Annem üzüntüsünden hasta olmuş.
***
Kredi, kredi, kredi...
Bu kelimeyi sık sık kullanınca
"havalı" bir şey sanıyor bazıları.
Oysa bildiğimiz
borç işte!
Bir kredin varsa, bu gerçekten güvenilir olduğun için değil, seni borçlandırdıklarından...
Yiğidin kamçısı mı?
Bir daha düşün derim...
***
Japonlar
temizlik hastası bir toplum olarak tanınırlar.
Okulda ders bitince çocuklar yerlerinde kalır ve öğretmen "Çocuklar sıra geldi temizliğe... Birinci ve ikinci sıralar dershaneyi, üçüncü ve dördüncü sıralar tuvaletleri ve merdivenleri temizleyecek" der.
Her gün okul temizliği bittikten sonra eve gidilir.
Hatırlarsınız, 2018 Dünya Kupası'nda Japon taraftarlar Belçika maçından sonra tribünleri temizlerken, futbolcular da soyunma odasını tuvaletlerine kadar temizleyip pırıl pırıl bırakmıştı.
Ama durun, hemen alkışlamaya kalkmayın!
Ezberler başkadır, iradi ve politik kararlar bambaşka...
Bu Japonya geçen hafta Fukuşima'nın bütün nükleer atığını okyanusa boşalttı.
***
Her şeyden
keyif alması gerektiğini sanıyor.
Bu yüzden hiçbir şeyden keyif alamıyor.
***
"Yeni olsun, ille de yenilik olsun" hevesi beni her zaman hüzünlendirir. Nasıl da değer bilmezliktir bu!
İyi ve güzel olan eskir mi hiç!..