Salgın korkusunu yine kaşımaya başladılar.
Haberleri görüyorsunuzdur...
"Yeni varyant yüzünden Dünya Sağlık Örgütü ülkeleri uyardı: Tedbirleri kaldırmayın!" "Yeni varyant hızla yayılıyor; ama yeni aşılar da hazır."
***
Eminim birçoğunuz heyecanla bu haberlerin ilk cümlelerini okuyup sonrasına takılmıyordur.***
Şimdi "uyandık" diyenler çok...
O sırada çoğumuzun çıtı çıkmamıştı...
Neler oldu, ana hatlarıyla hatırlayalım mı?
Bir...
Öyle bir korku salındı ki, insanlar yaşlı anne babalarını ziyaret edemez, ev içlerinde bile birbirlerini görmez oldular. Çok kapsamlı bir izolasyon dönemiydi ve hepimizin ruhunda derin izleri kaldı.
İki...
Resmi makamlar her gün ölü ve hasta sayıları vererek hem dehşet duygusunu artırdılar hem de dikkatlerin pandemiden başka yere çevrilmesini önlediler. Toplumsal hipnoz budur işte!
Üç...
Maske zorunluluğu herkesi "yüzsüz/ kimliksiz/sürüleşmiş" insanlara dönüştürdü.
İtirazlar, cezalar yoluyla engellendi.
Dört...
Hastalığın özelliklerinin gayet "tanıdık" olduğu gerçeği örtüldü.
Beş...
Ulus devletlerin farklı tutum ve tercihlere yönelme ihtimali DSÖ ve BM tarafından her aşamada engellendi.
Altı...
Aşılar bir anda kurtarıcı ilan edildi ve devlet bütçelerinin önemli bölümü aşılara harcandı. Bugün birçok ülkede mRNA aşıları yargı sürecine taşınıyor; hekimler karşılarına gelen her hastaya fısıldayarak "Aşı oldun mu?" diye soruyor; çok sayıda insan aşı olduğuna pişman ama sağlık yönetimleri suskun...
Hadi düşünelim şimdi! Bir daha olur mu?
***
NOT DEFTERİ
"Bedava" diyorum. Afallıyorlar, sanki bir şeylerini çalmaya kalkmışım gibi tepki veriyorlar. İşte sana kapitalizm. Polis çağırmak istiyorlar, muhasebecilerine mesaj bırakıyorlar. Kendilerini değersiz hissediyorlar, günah işlediklerine inanıyorlar. Hemen koşup gitmeleri ve bir şey satın almaları gerekiyor yeniden nefes alabilmek için... (J. G. BALLARD / Öteki Dünya)