Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HAŞMET BABAOĞLU

İslamofobik inançlar piyasası büyüyor

Sesli dinlemek için tıklayınız.

"İnan, sen inanırsan evren verecek..."
"Kendi derinliğin ile temasta kal, doğayla temasta kal, yıldızlarla dost ol, evren de seninle dost olacak..."
"Ben bir mucizeyim, 777'yi kabul ediyorum..."
"Niyet, samimiyet ve tekrar... Şifadır."

***

Eminim hem çevrenizde, hem de sosyal medyada bu "inanç kırıntıları"yla; bu sosyal histeriyle karşılaşıyorsunuz.
Piyasası da büyüdükçe büyüyor.
Dün Pazar ekimizde değerli dostum Göksan Göktaş yeniden canlanan küçük burjuva mistisizmini dolgun bir yazıya konu etmişti; umarım, okumuşsunuzdur.
Başlık da ilginçti: "Seküler ruhanilerin meditasyon açmazı."

***

Ruhaniler mi gerçekten?
Derhal "kazanmaya" böylesine odaklanmış, doğayı evinin bahçesi, gittiği tatilin manzarası sanan, hastalanmaktan ölesiye korktuğu için kafayı "şifa" ile bozmuş tiplerde var mıdır ruh?
Hele iki de bir "Ben mucizeyim" deyip duranlar...
Kendi sıradanlığından bu kadar rahatsız olup ne yapacağını şaşırmak üzücü...
Lakin esas dikkat edilecek nokta, şu evren konusu...
Allah demekten korkup kaçarak daha nereye kadar gidilebilir ki?
Evren, nasıl verebilir sana?
Tanımı bile her bilimsel paradigmaya göre biraz daha muğlaklaşan evrende senin istediğin güç ne arar?

***

Dünyanın metafiziğini sıyırıp attılar, şimdi fiziğine tahammül edemiyorlar...
Meditasyon vesaire onlara çare olabilir mi?
Duramıyorlar ki, kıpır kıpırlar.
Zihinleri "başarı"ya odaklanmış bir kere, ne sükuneti, ne selameti?..
Bütün dertleri ne biliyor musunuz?
İslamofobik önkabullerini terk etmeden kendilerine yeni bir "din" arayıp bulmakta...
Püf noktası burası işte!

***

"Sekülerler ruhanilerin meditasyon açmazı" başlıklı yazıda bazı uzman görüşleri de var...
Uzmanlar da tabii biraz konuşmuş, biraz susmuşlar; esasa gelmemeye özen göstermişler gibi geldi bana...
Halk mı?
Onlar gayet iyi tanıyor bu modern ve "okumuş" hurafecileri...
Çünkü bütün o laf kalabalığının, o dur durak bilmez bağlanma şehvetinin, o uyduruk ritüel merakının altında iki şey var.
Birincisi, statü kaybı korkusu.
İkincisi, bu topraklara derinden yabancılık.

***


NOT DEFTERİ
Yalnız kalabilmek için etrafında insanlara ihtiyacı vardı, tıpkı benim gibi... (THOMAS BERNHARD / Ucuzayiyenler)

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA