Berbat hayat tarzlarımıza nasıl da manyakça bağlıymışız!
Ne hızdır bu yahu!
Felaketin ağırlığını iki üç bağışla, bir yardım gezisiyle (!) kapatıp "artık yavaş yavaş normalleşmeli ve eski psikolojimize dönmeliyiz" teranelerine sarılanları hayretle izliyorum.
Sosyal medyada "normalleşmeci beyazlar"dan geçilmiyor.
Eş dost sohbetlerinde göbeğini kaşıyarak yaptığı bağışları anlatanlar "içlerini şişiren" deprem hakikatinden kaçmak için ne yapacaklarını şaşırmış haldeler.
Bu tiplere sadece kızıp geçersek, yanlış olur.
Güncel hayatı nasıl idrak ettiğimizi anlamak için bir tür ayna işlevi görüyor.
***
Hiç öyle psikolojizm falan yapmayacağım.***
Hem düşünsenize...***
İşin toplumsal yanı bir tarafa...
Tek tek insanlar olarak hemen hırslarımıza, iştahlarımıza, beş "para" etmeyen günlük patırtımıza hızla döneceksek...
Kafayı yine yastığa vurduğumuz gibi uyumak istiyorsak...
Yazık!
Biliyorum...
Hepimizi halinden razı köleler haline getiren büyük çark bütün bunlara takılmadan dönüyor.
Ama bir dursak, diyorum.
Ruhumuza bir soluk aldırsak...
Hatta azıcık sessiz ve el ele oturabilsek, o bile çok şey...
***
NOT DEFTERİ
Bütün insanları sevdiğini ileri sürmek, sevilmesi gereken namuslu adamların sevgi payına namussuzları ortak etmektir. (KEMAL TAHİR)