Başlığı okuyunca delirecek bir kesim var, biliyorum.
Bilimin "b"sini bilmeyen bilimperestleri ve bilim şovmenlerini kastediyorum...
Her daim küfürbaz medya temsilcileri var zaten, onlar hemen harekete geçerler.
Ama umurumda değiller!
Söyleyin bana...
"AFAD'ın adı toplumu korkutuyor, sonra neden bir Arapça isim?" diye soran birinin bilimine, akademik kariyerine, medyada ettiği laflara, yaptığı uyarılara kulak verilir mi?
AFAD'ın kısaltma olduğunu bilmiyorsa, neyi biliyor olabilir bu profesör?
Yoksa bir politik "mecaz" peşindeyse, diğer söylediklerinin öyle olmadığına nasıl inanacağız?
***
Ne talihsizlik ya Rabbim!
Başımıza gelen felakete bilim adamları acaba ne diyorlar diye kanal kanal geziyorsunuz...
Karşılaştığınız şey sürekli halkı aşağılayan tipler...
Herkese geri zekâlı muamelesi yapan akademik "arıza"lar...
Bizim "okumuş" insanımızın bu kompleksi ne zaman bitecek, bilemiyorum ama artık pek umudum kalmadı.
Her şeyi bildiklerini sanıyorlar ama
çok basit bir sosyal bilim gerçeğinden habersizler: Ne fertler, ne toplumlar, ne de iktisat "rasyonel" zeminde hareket etmezler; "akılcı kararlar" hep ikincil planda kalır.
Akledecek ve aklı "dışarıdan" tolumun içerilerine taşıyacaksak eğer...
Bunu dışkısını yediğini ve depreme el çırptığını neşeyle anlatan uzmanlarla yapamayız.
Yalan mı?
***
Tamam!
Depremden, yer kabuğundan, inşaat teknolojisinden anlayanlara bundan sonra daha çok kulak verelim.
Tamam!
Bilimin sözü artık daha fazla duyulsun. (Pandemiden bu yana öyle bir haldeyiz ki, şu ettiğim laftan bile ürperdim, çünkü içimde hep şu soru var: Hangi bilim? Kimin bilimi?)
Kabul ama...
Şu beş gündür depremcilerin söylediklerini kanal kanal bakıp notlar tuttum...
Korkutmayı biliyorlar.
Orası kesin!
Bazıları hiç utanmadan yaşadığımız acıyı bile politize ediyor, bazıları da alaycılıktan öteye geçemiyor.
Hadi onlara da tamam!
Ancak söylediklerinin içerikleri sabahtan öğleye, öğleden akşama değişiyor be kardeşim!
Sabahleyin "
İstanbul depremi 7'nin üzerine geçmez" diyen akşama "Uyarıyorum, 7.7 olacak" noktasına geliyor.
Eh, bırakın da yazımın başlığını öyle atayım.
O da benim hakkım.