Dünyaya bakıyorum...
Ülkemizin sınırlarının dibinde olup bitenlere bakıyorum...
Denizlerimize bakıyorum, uzak ve yakın kıyılarına, derinliklerine bakıyorum; dipten gelen büyük fokurtulara kulak veriyorum...
Kitlesel yoksullaşmaya ve buna mukabil global finans sektöründeki vurguncu karlara bakıyorum...
Pandeminin insan sağlığı ve tıp üzerinde oluşturduğu bulutlanmanın dağıtılamadığına bakıyorum...
Temel gıda enflasyonunun gündelik hayata etkilerine bakıyorum...
Her şey değişmeye zorlanıyor.
Çok şey değişecek, dönüşecek.
Kaçış var mı? Her şey "Yok!" diyor.
Fakat sonra bir de bizim medyaya bakıyorum...
Ciddi bir uyumsuzluk var.
Yoksa ağır bir "uyku" mu desem?
***
Geçen gün akşam üstü başladım, sabaha kadar sayısız makale okudum.***
Aslında anaakım medya veya sosyal medya pek de fark etmiyor.
Sosyal medyadaki ekonomistlere bakın; on yıldır sadece "dolar nereye gidiyor?" diye sorup her hafta verdikleri farklı cevaplarla idare ediyor adamlar...
Uluslararası ilişkiler mi konuşuluyor?
Eski kurmay yeni tv yorumcusu çıkıp "Yunanistan'daki üsler Rusya için" diyor, bizim dert etmemiz gerekmezmiş; şaka gibi!
Siyaset deseniz...
Olay 6'lı Masa'ya endekslenmiş.
Oysa geçen akşam...
Cumhurbaşkanı'nın da bu masayı ciddiye almadığını, uzun uzadıya konuşulacak bir şey olarak görmediğini kendi ağzından dinledik, anladık.
Siyaset konuşacaksak, konu etmemiz gereken acil, yeni ve önemli ne çok şey var.
Ama gel de bunu bizim yorumcu ve yazarlara anlat!
***
NOT DEFTERİ
Karşılaştığı yalanlar ve ikiyüzlülükler tabiatını baştan aşağı şekillendirmiş, düşünme tarzını tümden tayin etmiş, dimağında ve mizacında kötücül ve yaralayıcı bir tesir bırakmıştır. ( THOMAS BERNHARD / Neden )