"Dünya artık devasa bir köy" diyorlardı da, gülüp geçiyorduk ya...
Hoş bir enternasyonalizm, medyatik kardeşlik...
Böyle masallar anlattılar bize 90'lardan beri...
Ama öyle değilmiş!
***
Binlerce kilometre ötedeki un kurdunun açlığını sofranda hissetmek mesela...***
Bir avuç seçkin ve "çalışanları" bir kader çiziyor.***
Bin defa söyledik...***
O eski günler de geçti, değil mi?
Lacivert takımlar, İtalyan kunduralar, çakarlı arabalar da bu "hiza"yı bozamıyor.
Artık milyarlarca insan kestiremediği bir geleceğin endişesi içinde alabildiğine global ve sıradan...
Bilim, bilim diyorlar ya...
Bilim yolunda ilerleyerek fakirleşen bir dünya...
Bir filmde, romanda falan olsaydı, gülünürdü ama gerçek ve acıklı...
Bu gerçeği görüyorsunuz, değil mi?
Şimdi göremiyorsanız, korkarım, bir daha hiç göremeyeceksiniz!
***
NOT DEFTERİ
Sizin için hangi an, bu gezegende hayatta olmanın nasıl bir şey olduğunu tanımlar? Tercih ettiğiniz paket servis mi? Tayland'da tonla para harcayıp yaptığınız rafting veya fil gezintileri bu işe yarar mı? Hadi söyle... Gerçekten yaşadığını kanıtlayan küçük bir anı duymak istiyorum. (DOUGLAS COUPLAND / X Kuşağı)
Bu köşe yazısını aşağıdaki linke tıklayarak sesli bir şekilde dinleyebilirsiniz