Son zamanlarda sık sık dönüp yakın tarihe bakıyorum...
20. yüzyılın başlarına...
Birinci Dünya Savaşı'nın öncesine ve savaş sırasında Avrupa'da olup bitenlere...
Dünyanın hem ekonomik, hem sosyal ve siyasal bakımdan çok hareketli, huysuz ve huzursuz olduğu günlere...
***
Geçen gün bir sohbette
"Avrupa'daki pandemi karşıtı sokak hareketleri belki de dünyanın önünü açacak ilk kıvılcımlardır" dediklerinde...
Durup düşündüm...
Sokaklar bir
"uyanış" mı getiriyor, yoksa
önce savaş ve büyük sosyal buhranlara, sonra da yeni tahakküm düzenlerine giden yolların taşlarını mı döşüyorlar?
İkincinin doğru olduğunu anlamak için tarihe bakmak yeter...
***
1900-1914 yılları arasında ve hatta savaş süresince Avrupa'da sokaklar kaynıyordu...
Bir yanda ulusçu/halkçı ayaklanmalar, öte yanda enternasyonalist sosyalist kalkışmalar...
Sonuç?
Özellikle
Almanya'da,
Rusya'da,
Polonya'da 1905 yılında patlak veren isyanlar ve Balkan sokaklarındaki hareketlilik, ekonomileri darmadağın etti.
Bütün bunların ardından gelen büyük savaş, eski düzeni yıkıp geçti ve imparatorluklar çağı kapandı.
Peki, yatıştı mı Avrupa'nın nabzı?
Ekonomisi huzur buldu mu, kıtlık ve salgınlar bitti mi?
Hayır!
Onun için
ABD ve
Sovyetler'in tarih sahnesindeki kesin egemenliklerini perçinleyen
bir büyük savaş daha gerekti.
***
Tam bu satırları yazarken...
ABD'nin
Los Angeles kentinde lüks tüketim mağazalarında yağmaların başladığı ve diğer kentlerdeki lüks mağazaların önünde güvenlik önlemlerinin artırıldığı haberleri geliyordu.
İtalya, Hollanda, Polonya ve Almanya'da da sokaklar pandemi yasaklarını protesto edenlerle doluydu.
İdeolojilerin çoktan komaya girdiği 21. yüzyılda sokak hareketliliğinin bu gerekçelere dayanması anlaşılır.
Ama bir daha vurgulayayım...
Sokak, en güçlü zamanında bile hemen her zaman bir uyanıştan çok,
esas aktörlerin perde arkasında ellerini ovuşturdukları bir sosyal kaldıraç olmuştur.
***
Pandemi, ekonomik buhran, savaş ihtimali...
Hepsi yine sahnede...
Peki böyle bir ortamda doğrudan insan varlığına yönelik küresel saldırıya nasıl direnilecek?
Bu soruya şimdilik tek rasyonel cevap var...
Böyle bir direniş gücüne ve ideolojik çerçeveye sadece ulus devletler sahip.
***
AYNA
Güneşin dünyayı aydınlatan ışığı, yarasanın gözüne çirkin gelir. ŞİRAZLI SADİ
Bu köşe yazısını aşağıdaki linke tıklayarak sesli bir şekilde dinleyebilirsiniz