"Bir oyun oynuyorlar.
Oynamıyormuş gibi yapma oyunu.
Oyunlarını gördüğümü belli edersem onlara, kuralları bozmuş olurum, o zaman cezalandırırlar beni.
Onların oyununu oynamaktan başka çarem yok, oyunu gördüğümü görmeme oyunu."
***
Yukarıdaki satırları okudunuz ve nutkunuz tutuldu değil mi?
Şöyle bir sarsıldığınıza eminim.
Ne çok şey anlatıyor, anlamak isteyene!..
Anti-psikiyatri akımının babası, varoluşçu psikoterapinin öncü isimlerinden, İskoç psikiyatr, düşünür ve şair
R. D. Laing'in
"Düğümler"i (
Knots) işte bu notla başlıyor.
***
Benim hayatımda çok özel bir yeri var
Laing'in.
1970'lerin sonlarına doğruydu...
Kafası siyasetle darmadağın bir öğrenci olarak
Mercan Yokuşu'ndaki Redhouse Kitabevi'nde rafları karıştırırken kitapları karşıma çıkmıştı.
İçimden bir ses "Bütün harçlığını dök, al bunları" dedi.
Defterler doldurdum satır satır ve yalan yanlış çevirilerle onun sözlerinden oluşan...
Zamanın ruhu işte,
"Delilik, akıl sağlığı bozuk bir dünyaya uyum sağlamak için akılcı bir hamledir" gibi laflarına bayılıyordum.
Birkaç yıl sonra o günlerin özel hayatımı, yakın çevremi ve entelektüel faaliyetimi belirleyeceğini nereden bilebilirdim. (Medyamızda Laing'in 1989'daki ölümünün hemen ardından çıkan tek makaleyi yazmak da bana nasip oldu.)
***
Neyse, kendimi anlatmayacağım...
"Düğümler"e vurgu yapmak istiyorum.
Kâğıda dökülmüş düğüm düğüm hallerimize...
Bunlara Laing'in "şiirleri" diyenler de çıktı ki haksız sayılmazlardı.
Geçen gün
Metis'ten çıkan 2019 tarihli Türkçe baskısını kitapçıda görünce aldım ve yine elimden düşüremedim.
İnsan mesela şu satırları okuyunca donup kalmaz mı?
"Kadın ikisi de mutlu olsun istiyor.
Adam kadın mutlu olsun istiyor.
Dolayısıyla ikisi de mutsuz."
Ya da şuna ne demeli?
"Adam ona istediği şeyi veremiyor, bu yüzden kadının açgözlü olduğuna inanıyor."
***
Laing'in
"aydınlatmayan aydınlanmaları" bugün hangi sorumuza
cevap olabilir derseniz, "Hiç üzerinde
durmayın, geçin" derim.
Ama hayatlarımız ortada işte!
Mesela şu...
"Başımı ağrıtmana engel olmaya çalışmaktan başım ağrıyor."
***
Tamam, nihayetinde bir pazar yazısı bu...
Kesiyorum uzatmadan...
Zaten ne diyordu
"Yaşantının Politikası" kitabında Laing?
"Gerçekleri görecek yol kalmadığında, hepsi kurguya dönüşür."