Dünyanın ve elbette buna bağlı olarak Türkiye'nin de içinde bulunduğu coğrafyanın jeopolitiği değişiyor...
Çok keskin bir değişim kapıda...
O yüzden siyasi oluşumların ve ittifakların durumu da değişebilir.
Şöyle düşünelim...
Ortadoğu'nun bilinen "yeri" Yeni Dünya Düzeni'nde giderek solmaya mahkûmsa...
Türkiye'nin politik dikkati ve içerideki yapılanmalar hep aynı kalabilir mi?
Bu bağlamda bir iki ipucuna değineceğim.
Kapsamlı anlatacak kadar yerim olmadığı için dikkatinizi toplamanızı isterim.
***
Neden muhalefet bütün gücüyle mülteciler meselesine yükleniyor?***
Peki bu gelişmelerin jeopolitik temeli nedir?
Bakışınızı doğuya doğru çevirdiğinizde cevabı hemen göreceksiniz...
Bölgemizde gözler hep güneyimize bakıyordu.
Şimdiyse doğuya bakılıyor.
Çin, Hindistan, Rusya...
Ama bir dakika!
Aralarında bir Türk kuşağı var: Azerbaycan, Türkmenistan, Kazakistan, Özbekistan, Kırgızistan...
Bu hattaki ülkelere Batı blokundan "biri"nin, mesela Türkiye'nin vaziyet etmeye başlaması, mesela ABD için hayati önem taşımaz mı?
Taşır, taşıyor, taşıyacak.
Plan bu...
Oluşturulmaya başlanan "seküler milliyetçilik" akımlarının arkasındaki hesap da böyle bir zemine dayanıyor.
Mülteci düşmanlığıyla birlikte sosyal medyada yeniden patlatılan "Arap nefreti", hatta "Osmanlı'ya düşmanlık" söylemleri de bu anlattıklarımla bağlantılı...
Şimdi bunları bir kenara not edin.
Önümüzdeki günlerde daha çok konuşacağız.
***
NOT DEFTERİ
"Tüm bu yıllar boyunca sizlerin varlığının nasıl farkına varamadık?" Sorum onu hiç şaşırtmamıştı. Girizgâh kabilinden şöyle dedi: "İnsanların körleşme arzusu hep hafife alınır. Bilmek istemiyorlarsa, ömürleri boyunca yanlarından geçseniz bile asla görmeyebilirler." (AMIN MAALOUF / Empedokles'in Dostları)
Bu köşe yazısını aşağıdaki linke tıklayarak sesli bir şekilde dinleyebilirsiniz