Geçen gün bir ahbabım anlattı...
Birkaç arkadaş buluşup aşina oldukları bir ocakbaşına gitmişler...
Bir buçuk yıldır bir araya gelmemiş insanlar ya...
Bari kavuşmamıza köz kokusu ve kebap iştahı eşlik etsin diye düşünmüşler.
Yemek sonrası çaylar gelmiş gitmiş, gelmiş gitmiş...
Urfalı usta da öyle izliyormuş...
Bizimkiler gülerek "Çaylar şirketten değil mi?" deyince...
Usta lafını dokundurmuş: "Vallahi kebaplar benden olsun, siz çayları ödeyin!"
Eh tabii o sırada aklına gelmiş bizimkilerin...
Çay artık üç beş kuruşluk bir şey değil.
Zaten çay şirketleri zam demliyor.
Şimdi yazımı yazdığım çay bahçesinde tabelaya baktım, bir bardak çay 6 lira 50 kuruş.
***
Yazının başlığında "Mutfak" kelimesini görünce ne düşündünüz bilemiyorum.***
Dost acı söyler...***
Galiba geçen gün Bakan Elvan da o yüzden büyümenin kaliteli olma gereğinden bahsetti ve "Yüksek büyümeyi sağladığımızda görevimizi tamamlanmış saymıyoruz" dedi.
Sonuç şu...
Orta sınıfı ayakta tutan şey, mutfak ve konut harcamalarıdır.
Artık şu pahalılık meselesinin üzerinde durulmalı.
Hiç gecikmeden...
***
NOT DEFTERİ
Bırak şu ölüleri, gel seninle mezarlığa gidelim de diriler arasında oturalım. (N. F. KISAKÜREK / Hikâyelerim)
Bu köşe yazısını aşağıdaki linke tıklayarak sesli bir şekilde dinleyebilirsiniz