Üç kişinin sosyal tercihlerini 300 kişi için geçerli sayan, hele konu milyonların eğilimleriyse bir türlü akıl erdiremeyen trend uzmanlarına hep gülmüşümdür...
Neden? Çünkü "sayı saymayı" bilmezler; modaların kitlelerle kesişme noktalarına akıl erdiremezler.
Ama ne gariptir ki, geleceğe dair fikirlerini sektör temsilcilerine satanlar da, medyayı parmağında oynatanlar da bunlardır. Geçen nisan ayında yaptıkları "Bu yıl tatil sezonunda bizleri neler bekliyor?" analizlerine dönüp baktım ve yine kahkahalarla gülmekten kendimi alamadım. "Açık hava gezinti yerleri, milli parklar ve kültür turizmi patlayacak" demişler mesela... Evet! Patladı! Tatil yerlerinde şehir kalabalığı patladı. Tam bu satırları yazarken Bodrum'daki bir arkadaşım mesaj attı:
"Artık GSM operatörlerinin internet servisleri de dayanamayıp iflas etti. İki gündür tık yok. Güler misin, ağlar mısın?"
***
Peki bayram boyunca milli parklara, açık alanlara çıkanlar ne yapıyor?.. Manzara hiç açıcı değil! Ağaç dallarına çöp poşeti sıkıştırıp oradan ayrılanların, çocuk bezlerini bile yaylada bırakıp eve dönenlerin gerçekten "tabiatı tercih ettiklerini" söyleyemeyiz. Bu arada hani şimdi çok moda ya, karavancılar park edecek tabiat bulamıyorlarmış, onu da duydum...***
Zamanın yargısı ağır... Yıllar önce kendisini sosyal medyada eleştiren birine pek fondaş olduğu yeni ortaya çıkan solcu medyacımız dalgacı bir tavırla "Parayla imanın kimde olduğu belli olmaz" diye cevap vermiş.***
Şehrin sesleri... Dinlemeye devam...***
Bu cumartesi notlarını da pandemi/plandemi konusuna girmeden kapatmak mümkün olmayacak... Gördünüz? "Açılırız, saçılırız, normale döneriz" iddiası yürümeyecek.
Dünyayı değiştirmeye, davranış kalıplarımızı dönüştürmeye kararlılar. Önce bunu fark edelim.
Sonra konuşacak, yapacak çok şey var.
Bu köşe yazısını aşağıdaki linke tıklayarak sesli bir şekilde dinleyebilirsiniz