Muazzam bir talim terbiye ürünüdür...
Orta sınıf içinde, hele hele eski imtiyazlı bürokrasiye göbekten bağlı kesimlerde kuşaktan kuşağa aktarılır.
Depresyonunu konforlu bulup battaniyenin altından çıkmaya hiç niyeti olmayanları andıran pek "yerli" bir tutuma dönüşmüştür.
Nedir o?
Kendi ülkeni küçümsemek...
Kendi insanını küçümsemek...
Böyle böyle...
Yani ülkeni ve insanını küçümsedikçe kendini ve "mahalle"ni büyüttüğünü sanmak...
Ne sersemlik ama!
***
Çok yazdım, biliyorsunuz...***
Levent Üzümcü'nün Sabiha Gökçen tüneliyle ilgili çektiği o feci videoyu da bu çerçevede izleyin, derim.
Onun uçak pistinin altına yapılan karayolu tüneliyle dalga geçişinde aslında hiç işitemediğiniz bir iç ses var:
"Yapmamalıyız, bunları yapamamalı benim ülkem, bu ihtişamlı inşaatlarda mutlaka bir problem olmalı" diye söylenip durur o ses...
1940'lardan beri böyle yaşayıp gittiler.
Eziklene eziklene...
Ve ülkelerini küçülterek Batı'ya yaltaklanan kafanın dar sınıfsal konforundan otlandılar.
Şimdi o çizgi bozuldu.
Gördünüz işte!
Alay edeyim derken, alay edilecek hale düşmeleri, işten bile değil.
İktidara bu yüzden kızıyorlar.
Çünkü bu milletin, bu devletin yapabildiğini, daha neler neler yapacağını gözlerine gözlerine sokuyor.
***
NOT DEFTERİ
Aleksandr Soljenitsin'in yazdığına göre, Stalin'in hayatta güvendiği tek bir kişi vardı. Stalin, Politbüro'ya güvenmiyordu, generallerine güvenmiyordu; partinin yazarlarına güvenmiyordu. Stalin'in güvendiği tek adam Adolf Hitler'di. Hitler'in gönlünü almak için gönderdiği mal dolu son tren, Bug Nehri üzerindeki demiryolu köprüsünü 22 Haziran 1941 gecesi saat 2.00'de büyük bir gürültüyle geçti. Almanların Sovyet topraklarına saldırısı ise o gece saat 3.00'te başladı. (NORMAN STONE / İkinci Dünya Savaşı)
Bu köşe yazısını aşağıdaki linke tıklayarak sesli bir şekilde dinleyebilirsiniz
Haşmet Babaoğlu | Küçümseyerek küçülüyorlar!