Bizim buralarda her evde, her işyerinde, kahvede, sokakta, eş dost sohbetinde aynı laf dönüp duruyor...
Marmara Denizi ölüyormuş...
Salyalar işini bitirmiş.
Ben de bu lafı her duyduğumda içimden aynı şeyleri geçirmeye başladım: "Çoktan ölmüştü, bugüne kadar neredeydiniz?"
***
Şimdi kıyıları saran salya (müsilaj) ne biliyor musunuz?***
İzmit Körfezi bu salyadan sonra canlanamazmış...***
Ergenlik dönemimde Pendik ile Suadiye arası plajlarla doluydu.***
Hatırlayın...***
Niyetim ne geçmişe dönüp bakmak ne de yakınıp durmak...
Siyasetten kültüre hepimizi perişan eden "kadraj" meselesini kıyısından köşesinden de olsa, düşündürmek istiyorum.
Şöyle...
Kalkınmayı kadraja alınca, korumayı gözümüz görmüyor...
Sanayiyi kadraja alınca, tabiata bakmıyoruz...
Konut hamlesini kadraja alınca, o sitelerin dibindeki sahilin halini görmüyoruz...
Ege'yi kadraja alınca Marmara'yı görmüyoruz...
50 yılımız böyle geçti.
Böyle gitmesin!
***
NOT DEFTERİ
Baş aşağı dünya, kendi kendini sürdürür. Tahakküm, hükmedilenlerce yayılır. (T. W. ADORNO / Minima Moralia)
Bu köşe yazısını aşağıdaki linke tıklayarak sesli bir şekilde dinleyebilirsiniz