Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HAŞMET BABAOĞLU

Günahlarından arınacaklar...

Yıllardır "Okullara kolonyalizm/ sömürgecilik tarihi dersi koyun" diye yırtınıyorum.
En geç önümüzdeki dönem, en azından lise düzeyinde bu iş halledilmeli.
Yoksa geç olacak...
Biz Batı'yı ve Batı merkezli tarihin temel dinamiklerini kavrayamadan, Batı "yeni bir tarih" yazmaya başlayacak.

***

"Gelişmiş, zengin ve güçlü olarak gökten zembille inmiş Batı" fikrinin bütün kuşaklara verdiği zararı bin kez test ettik...
Batı'ya karşı olan da, Batı'ya meftun olan da bu "boş" zemin üzerinden hareket ediyor.
Çünkü kolonyalizm doğru düzgün öğretilmiyor.
Lanet okumanın moda haline geldiği kapitalizm ile kolonyalizm arasındaki bağlar bilinmiyor.

***

Neden geç olacak, derseniz...
Çünkü adamlar pandemiyle birlikte yeni bir aşamaya geçtiler.
Kolonyal tarihlerini tasfiye ediyorlar.
Irkçı kolonyalist atalarının heykellerini yıkıyor, müzelerdeki eşyalarını çöpe atıyorlar.
Eski sömürgelerinden özür diliyorlar.
Anlayacağınız, bir çırpıda günahlarının kefaretini talep etmeye başladılar.
Para aklama gibi bir operasyon bu...
Korkunç günahlarından arınacaklar.
Süreç tamamlanınca karşımıza ak pak çıkıp "yeni insancıllık" dersi verecekler ve sömürgeciliğin nasıl bir şey olduğunu bilmeyen gençlerimiz bir kez daha oltaya gelecek...

***

Zaten (akademik çevrelerde bile) kolonyalizmi sadece fiziksel zulüm ve sömürü gibi algılama yanlışı var ki, nasıl düzeltilecek kestiremiyorum.
Kolonyalizmin her şeyden önce bir zihin/kültür istilası ve kadim toplumları "dönüştürme" mekanizması olduğunu geç kalmadan öğrenmez, öğretemezsek...
Ufukta beliren neo-kolonyalizm ve insan bedeninin sömürgeleştirilmesi gerçeğine karşı durmamız mümkün müdür?

***


SALYA KURULU!
Üç gündür Marmara'daki "deniz salyası" yoğunluğuyla ilgili bilim insanlarının açıklamalarını takip ediyorum.
Durum Kovid-19 tartışmalarına dönmek üzere...
Belli oldu ki, bilim insanları hem biliyor, hem bilmiyor.
Mesela, ben kendi adıma...
Bu salyanın 17. yüzyıldan beri bilindiğini, Adriyatik Denizi'nde de görüldüğünü, Ege'de de karşımıza çıkmasının an meselesi olduğunu öğrendim.
Ama neden bu kadar yoğun?
Ne yapılmalı?
Bu soruları hiç sormayın, her kafadan ayrı ses çıkıyor.
Bir kurul da bunun için kurulacak sanırım.

Bu köşe yazısını aşağıdaki linke tıklayarak sesli bir şekilde dinleyebilirsiniz

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA