Gördünüz işte!
Süleyman Soylu Meclis kürsüsünde teröre ve destekçilerine veryansın ederken...
Washington'un, Paris'in, Atina'nın içerideki acentesine bağlı "çalışanlar" sıra kapaklarını vuruyorlardı.
Berlin'in bayileri tabii ki bu patırtıyı çıkartanlara dönüp "Bakan terör örgütünden bahsediyor, size ne oluyor, yoksa..." diye sormadılar.
Ürkek bir gülümseme eşliğinde suskun kaldılar.
Tıpkı hafta sonu tamamlanan Avrupa Liderler Zirvesi'nde Merkel'in tavrı gibi...
***
Bu köşe yazısını aşağıdaki linke tıklayarak sesli bir şekilde dinleyebilirsiniz
Boşuna deyip durmuyorum...
***
Terörün anlatılması neden bir milletin vekilini rahatsız eder?
Bakan ne dedi: "Bu çocukların hesabını vereceksiniz!" Bunu göğsü titreyerek desteklemeyecek kimler var aramızda?
PKK ile "birlikte yaşama becerisi" arasında nasıl bir bağlantı kurulabilir?
Söyleyin, söyleyin hadi...
Bu vekil kimdir?
Kimin vekilidir?
Cevapları hepimiz az çok biliyoruz.
Ama şunu da biliyoruz yavaş yavaş...
Yok böyle bir demokrasi, yok böyle bir muhalefet!
Bu izlediğimiz manzaranın demokratik rekabetle falan ilgisi yok.
***
ANCAK 2021 YAZINDA...
Pandeminin patlak verdiği ilk zamanlarda "bir virüs bütün insanlığı eşitledi" deyip duran mızmız pıtırcıklar epeydir suskunlar.
Gerçekler sert.
Çünkü her kriz yeni adaletsizliklerle geliyor, sömürüyü daha da artırıyor.
Bir şeyler düzelecekse, önce bunu bilip buradan başlamak gerek.
Aşı mesela...
Sanki her ülke, her kıta en geç martta aşıya kavuşacakmış gibi düşünüyor, konuşuyoruz.
Oysa gerçek çok başka!
Dünyanın büyük kesimi en erken 2021 yazında aşılamaya başlayabilecek.
Afrika için bu tarih 2022- 23 arası.