Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HAŞMET BABAOĞLU

Bilen insan mı, bildiren insan mı?

İlk önce zihnimizdeki "bilim insanı tipi"ne bakalım istiyorum...
Bilim insanı kimdir, neyin nesidir sorusu başka...
Çünkü bu konuya dair...
At gözlüğü de...
Mitolojinin en hası da, bizim zihnimizde...
Üstelik bu durum doğrudan bilime ve bilimsel gerçeklere haksızlık.

***

Bu köşe yazısını aşağıdaki linke tıklayarak sesli bir şekilde dinleyebilirsiniz

Hadi bizi geçeyim...
İtalyan radyo ve televizyonlarındaki bilim haberleri ve belgesellerden bir örnek vereyim...
Radyodaki veya ekrandaki bilim insanı mutlaka İngilizce konuşuyor.
Çünkü bilim İngilizce konuşur. (Buraya bir göz kırpma emojisi koymalı!)
İzleyici İtalyanca çeviriyi bir dakika kadar sonra işitir.
Misyon böylece tamamlanır.
"Programlara neden İtalyan bilim insanlarının çıkarılmadığı sorulduğunda, yapımcılar halkın bilim hakkında İtalyanca ileri sürülen görüşlere inanmadığını, doğruluğuna inanmak için İngilizce bir şeyler duymak istediklerini söylüyorlar." ( R. C. LEWONTIN, İdeoloji Olarak Biyoloji)

***

Anlayacağınız...
Sokaktaki insan, ekran başındaki izleyici, kafede laflayan arkadaşlar, gazete köşesinde okurlarını bilime uymaya çağıran yazar için...
Bilim insanı denilen tipin zihnimizdeki karşılığının "bilim nedir, nasıl bir şeydir" meselesiyle doğrudan bir bağlantısı yok...
Mesele kayıtsız, şartsız, tartışmasız ve kalbe değil, mutlaka akla hitap ettiğine "inanılan" modern bir biat meselesi...
Bu da medyatik kültür ve ideolojik atmosferin süzgeçlerinden geçerek sağlanıyor.
Durum doğrudan "bilim insanları" için bile geçerli...
Öyle olmasaydı...
Bu kadar çok sayıda karşıt kanıta ve epistemolojik problemlere rağmen bilim insanları her sosyal eğilimin altında bir gen aramaktan vazgeçmezler miydi?
Ama "çağın ruhu" genlerin gücüne inanmayı gerektiriyor.

***

Bu satırları yazdığım kafe boş...
Kapanmaya hazırlanıyor.
Sadece biraz ötemdeki masada iki hanım yüksek sesle laflıyorlar.
Sık sık "Bilim insanları ne diyorsa uymak gerekir" demeyi ihmal etmeden sürekli ayurvedadan, yogadan, astrolojiden, yaşam koçluğundan, beden olumlaması tekniklerinden bahsediyorlar.
Bir ara yanlış duymadımsa, konu "atalık tohumlarla tarım" konusuna bile geldi.
Yok, yok yani!
Sohbetlerinde bir tek salgın ve gerçek bilim yok!
Salgından söz etmek "sınıfsal" bir şey sanırım.
Neyse...
Yazımı burada keseyim..
Nasılsa "bilim insanı" konusuna tekrar tekrar döneceğiz.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA