Hala geri dönebileceğimizi düşünenler var.
Bindiğimiz trenin daire çizip bizi ilk istasyona geri getirmesini hayal ediyorlar.
Geniş bir kesim ise hiçbir şey düşünmek istemiyor.
Korkunun meşru kıldığı bir uysallıkla bekliyorlar.
Dünyanın hali de bu...
Uzun bir bekleyiş.
***
Oysa
toplumsal davranışlarımızı kodlayan her yenilik geri dönüşsüzdür.
Pandemi bu bakımdan muazzam bir başlangıç.
Şimdi ister istemez...
George Ritzer'in 1993'te yayımlanan
"Toplumun McDoanldlaştırılması / Çağdaş Yaşamın Değişen Karakteri" adlı çalışmasını hatırlıyorum.
Birçok toplumbilimci Ritzer'e hak vermişti ama bir yandan da "O kadar da değil, abartmamalı" demişlerdi.
Çünkü Ritzer, McDonald'slı hayatımızın sonunda her hücresine kadar aynı şekilde değişeceğini; bu değişimin bankasız bankacılıktan, "kutu kutu banliyö evleri"ne kadar uzanacağını iddia ediyordu.
Ne oldu?
George Ritzer yerden göğe haklı çıktı.
***
Hızla değişen, tanıdıklığın zayıflayıp sosyal ilişkilerin neredeyse düşmancalaştığı, iştahın kışkırtıldığı fakat seçeneklerin kafa karıştırdığı,
niceliğin niteliğe diz çöktürdüğü bir dünyada birkaç dakikada hazırlanan burger ve patates...
Verimlilik, sürat, sonuca odaklanma ve standart...
Sadece ürünün değil, tüketicinin de "
basitleştirilme"si...
Çalışanlar ve diğer müşterilerle ilişkilerin asgariye indirilmesi...
Başta çocuklar, herkes bu düzene teslim olduktan sonra hayatın kökten etkilenmemesi mümkün müydü?
Sonunda sadece yiyecekler değil, bütün ürünler bu modele göre üretilip tüketilir oldu.
Geri dönüş mü?
İmkansızdı.
Uzun ve ilginç bir hikaye bu.
Hepimizin hikayesi...
***
Durup bugüne bakın...
"
Hayat dışarda" tezinin pompalandığı son yirmi beş yılın popüler kültürü düşünün, bir de bugünün pandemi yasakları ve korkularını...
Uzun yıllar boyunca "
genç görün, dinç kal" ideolojisiyle
beyni yıkanıp çeşitli tıp kurumlarınca
paracıkları söğüşlenen
60'lıkların şimdi düşürüldükleri
hali görün mesela...
Duran ekonomik çarkları ve yaklaşan değişimi anlamaya çalışın...
Emin olun ki...
McDonaldlaşmanın toplumlara yaptıkları, pandeminin yapacaklarının yanında solda sıfır kalır.
Fena tufaya geldik!
Son sözüm budur.