Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HAŞMET BABAOĞLU

Ah, yaz! Seni hep sevdim!..

Fıstık çamının ardından dolaşıp gelen serin sabah rüzgarı gelip yüzümü okşuyor.
Mevsim döndü işte, diyorum içimden.
Ağustosun tam ortası...
Gün çok sıcak geçecek.
Lakin bu rüzgar serin günlerin habercisi...
Sabah yürüyüşü diyorum ya...
Gözüm ikide bir cep telimdeki "adım sayacı"na gidiyorsa, buna yürüyüş denir mi?

***

Şimdi yürüyüşü bırakıp şu gölgeliğe uzansam...
Gün de benimle birlikte uzasa...
Hani Albert Camus meyveleri ballanmış incir ağaçlarını anlatırken "günlerin uzanışı" diyor ya...
Ben toprağa uzansam, gün uzasa, günler uzansa...
O da ne?
Şezlong mu atmışlar altına?
Sarı minderleri var.
Pek şık.
Fakat uysalca kendini toprağa bırakmanın yerini tutar mı?

***

Ah, yaz!
Seni hep çok sevdim.
Başkaları da değerini bilsin diye çırpınıp durdum.
Tarihin en büyük ve keskin "sınıf ayrımı" olan mutsuzlarla mutlular arasındaki çelik duvarı dahi eriten sıcaklığını sevdim, hiç şikayet etmedim.
Geçmişi ve geleceği havada asılı bırakan ve bize şimdiki zamanın hazlarını tattıran yüce gönüllü yanına şapka çıkarttım.
Bir zamanlar, "yaz aşkları" denilen çocuksuluğa bile inanmıştım, hatırlıyorum.
Fakat şimdi içimde bir boşluk var.
Salgın koşullarının sıkıntısı belki.
Belki yaşlanıyor olmanın yorgunluğu.
Aramız açılıyor mu ne!

***

Farkındayım...
Yaz, yaşanan bir mevsim olmaktan özlenen bir mevsime doğru dönüşüyor benim için...
Yoksa, sizin için de öyle mi?
Hani o altın renkli ışık hüzmeleri nerede?
Hani virüsü yenecekti yaz mevsimi, hani bu berbat patırtı bitiverecekti?
Yaz seni de yalanlara alet ettiler ya, en fenası o işte!

***

Ey güzel mevsim...
Kaç kez köşemde sana övgüler döşendim...
Her seferinde "Yaz, ellerimizden tut, sensiz yapamayız" diye seslendim.
Yalnız yaza özgü sevinçler için dua ettim, kim bilir kaç kez.
Şimdi gözlerimin önünden kayıp geçiyorsun...
Evet!
Özlem.
Bir tür yurt özlemi. Nostalji.
Bir tanıma göre şöyle: "İnsanın dönmek istediği yerlere, şeylere, insanlara ve hallere dair acı veren arzu."

***

Bir duvarın üzerine oturdum şimdi.
Rüzgar hafifledi.
Sabah, sıcak bir öğleye hazırlanıyor.
Günün "gençliği" geçti, geçecek.
Akşamı beklemek gerek, akşamlar hala çok güzel.
Şehirde yıldızları görmek zor ama aşağıdaki parka inip gözlerimi yukarı kaldırıyorum.
Uzun bir deniz yolculuğu gibi yaz akşamları gökyüzüne bakmak...

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA