Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HAŞMET BABAOĞLU

Plan içimize işliyor, farkında mıyız?

CUMARTESİ NOTLARI:

"Akdeniz kıyılarındaki karmakarışık milletlerle dolu büyük limanlara has, çürük yemiş gibi ağırlığı artmış, geçkin rayihalı sımsıcak bir gece..." Açtım, Refik Halid ustanın "Sürgün" romanını bir daha karıştırmaya başladım. 1930'ların Beyrut tasvirlerini okudum. Nasıl lezzetli bir dille hakikati tutup yakalayıveriyor. Hele bir sabah denizin görüntüsünü anlatışı var ki... "Dışarı çıktıkları zaman denizin yüzüne buğulu bir bardak eriği pembeliği veren durgun bir sabahla karşılaştılar."

***

Döndüm, düşündüm. Benim yarım asır önceki çocukluk ve ergenlik dönemime özgü Çokomel'i, Eti puf'u andıran şeyler var mıydı diye... Onların yerine Fenerbahçe gazozunu hatırladım. Bisküviyle çok iyi giderdi. Bir de Zambo sakızları vardı. Radyoda Beatles. Sonra tereyağlı, şekerli bir dilim ekmeği ağzına tıktığın gibi Mühürdar'a koşarak gidip manzara seyretmek...

***

Acaba eski normale döner miyiz diye bekliyor musunuz? Beklemeyin. Yavaş yavaş "yeni normal"e alıştırılacaksınız. Sonra... Hiçbir şeyin eskisi gibi olmadığını, olmayacağını, gündelik yaşamınızın kökten değişmeye başladığını anladığınızda iş işten geçmiş olacak. Salgın, virüs, olup bitenler hakkında zihninizde oluşacak "aydınlanma"nın ne size ne de başkasına bir faydası olmayacak... Plan bu! Mart ve nisan aylarında devletler bu küresel projenin işleyişine çomak sokmakta kararlı görünüyorlardı. Ama şimdi durum değişti. Proje güçlü, devletler ise gelecekteki varlıklarını korumak için çabalıyorlar. Yeryüzü oligarşisinin kendi medyasında kullandığı iki deyime dikkat edin: Birincisi "Büyük sıfırlama", diğeri ise "Yaratıcı yıkım."

***

Bazı şeyleri hakkıyla anlamak için insanın yaşını başını alması gerekiyormuş. Şimdi şimdi anlıyorum Ahmet Haşim'in mısralarını: "Bize bir zevk-i tahattur kaldı/ Bu sönen, gölgelenen dünyada." Fakat geçmişte sevip ahbap olduğumuz kimileri var ki, güzel güzel hatırlamanın zevkini de çekip almak ve geriye bir hafıza "çöl"ü bırakmak için yarışa girmiş gibiler...

***

Pandemiden sonra Kanlıca'ya bağlandım. Kanlıca'da akşamın inmesini beklemenin tatlı bir melankolisi var.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA