Demiştim ki...
İçeride iki siyasi/sosyal cephe var: Milliler ve ecnebiler, gerisi hikayedir.
Ve sormuştum: Ecnebiler ve arkalarındaki küreselci odak işlerini nasıl ve hangi hedefe doğru yürütüyorlar?
Cevabım açıktı: "Zihinleri yönlendiren işaretlere bakın, anlarsınız."
***
13 Eylül 2019'daki yazımın başlığı "
İşaretler"di, belki hatırlarsınız...
O hafta İBBTV şehrin
50 yıllık yedi tepeli ve minareli logosunu kaldırıp yerine LGBT renkleriyle oluşan bir duman bulamacını koymuştu.
Aynı tarihlerde
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı
Tunç Soyer de
her gittiği yerde Çav Bella'yla dans ediyor; aslında II. Dünya Savaşı'nda İtalyan direnişçileriyle tarih sahnesine çıkan bu marşı sembol haline getiriyordu.
Ne ilginçtir ki, İzmirliler meşhur ettikleri "
İzmir'in dağları"nı (ki o da aslında Kafkasya Marşı'dır) az daha unutacaklardı.
Böyle onlarca işaret vardı aslında.
Proje işaretler üzerinden sürüyor.
Toplumsal Tarih dergisinin geçen şubat ayı kapağının "
Tarihte bayrağı olan nadir şehir: İzmir" olması zamanlama bakımından bir tesadüf müydü? Güldürmeyin beni!
***
Eh, bütün bunlar nedeniyle dün ortalığı karıştıran "
Tunç Soyer'in İzmir için ayrı bir para ve bayrak çalışması yaptığı ortaya çıktı" haberlerine şaşırmadım.
Tam Ayasofya'nın açılmasının hararetle tartışıldığı bir sırada
Ekrem İmamoğlu'nun
Yunanistan'daki Delphi Ekonomi Forumu'na bağlanıp "
Ayasofya'nın ibadete açılması gibi bir ihtiyacımız olduğunu sanmıyorum" demesi ve açıklamasında sürekli "
merkezi hükümet" ifadesini kullanması da beklenmedik bir şey değildi.
Şaşırmamalıyız!
Çünkü bunun için o mevkilere aday yapıldılar ve özel iletişim teknikleri uygulanarak seçtirildiler.
Oralarda kaldıkları sürece de böyle gidecekler.
***
Gün gelir, İzmir ve
İstanbul'un yerel yönetimlerinin "
biz böyle nefes alamıyoruz, bize özerklik verin" demeye başladıklarını görür müyüz?
Şu son birkaç ayda daha önce aklımızdan geçirmediğimiz neler görüp yaşadık, dersem..
Anlarsınız.
Durmadan tekrarlıyorum, tekrarlayacağım.
Artık evde kalmayın ama uyanık kalın!
NOT DEFTERİ
Doğru hamleleri, yanlış olanlardan ayırt etmek kumara dönüştü. Yalanın hayaletleri online ya da offline dolaşan her türlü gerçeğin üzerine çöreklenmiş durumda. Yavaş yavaş ikiyüzlülüğe alıştırılıyoruz.
ZYGMUNT BAUMAN (Bu Bir Günlük Değildir-2010)