Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HAŞMET BABAOĞLU

Nefes

Ya nefes alamaz hale gelirsem?..
Durmadan içinizden geçirdiğiniz bu cümleyi unuttunuz mu yoksa?
Daha düne kadar bu korkuyla perişan bir haldeydi dünya.
Sosyal medyayı yoğun bakım odalarından görüntüler doldurmuştu.
Yapay akciğer aygıtları, plastik borular, oksijen maskeleri, vd...
Nefes yoluyla bulaşan ve nefessiz bırakan bir hastalık...
Bizi salgının ciddiyetine ikna eden işte bu olmuştu!..

***

Şimdi de bütün dünya George Floyd'un son haykırışını ezberine aldı.
"I can't breathe/ Nefes alamıyorum."
Katilinin tam karşısında kendisini kayda alan kameraya 8 dakika boyunca dikkatle bakarak dizini Floyd'un boğazına bastırdığı saptandı.
"Lütfen" diyordu Floyd; "yapmayın, boğuluyorum."
CNN ve Amerikan medyasının diğer ana akım kanalları derhal ekranlarının bir köşesine bu cümleyi yerleştirdiler.
Günlerce halk o cümleyi gördü, telaffuz etti, birbirine aktardı: "Nefes alamıyorum."
Sonunda herkesin nefesi kesildi sanki.
Sadece ABD'de yüz binden fazla insanın salgından öldüğü bile unutuldu. (Ne acayip! Yoksa kimse inanmamış mıydı?)
Ve asıl nefessiz bırakanın düzen olduğu fark edildi.
Adına "hayat, özgürlük, refah" denen ve sadece belli kesimlere nefes alma hakkı tanıyan düzen...

***

Nasıl ama?..
Bir el sanki toplumsal tasavvurlarla, insanların zihinleriyle, ideolojik pozisyonlarla oyun hamuru gibi oynuyor.
Ve bunun için bir tür "bilinç akışı" tekniği uygulaması yetiyor.
Düşünün...
Nefes, hayat demek...
Sadece bizim değil, bütün tabiatın yaşam örgüsünden söz ederken de bu kelimeyi kullanırız.
Ekolojistler yıllardır "yeryüzünün nefes almakta zorluk çektiğini" söylemiyorlar mı?
O kadar da değil, fazlası var.
Esas "cevher"i yani..
"Ruh" kavramıyla tarif edilenlerin derin kökü de "nefes"tir.
Nefes, bütün maneviyat geleneklerinin merkez kavramı ve tecrübesidir.

***

Söylenecek çok şey var.
Birçok veçheden tahlil edilebilecek, sorgulanacak bir zaman diliminin içinden geçiyoruz.
İki yıldır boş yere şu köşeye sürekli "agah olmalıyız" diye yazıp durmadım.
Şimdilik şunu söyleyip yazıyı kapatayım...
Dünya sanki dev bir sosyal deney laboratuvarına dönüştü/ dönüştürüldü.
Virüs mü?
ABD ve Avrupa'da sokaklara bakıyorum ve içimden soruyorum: Salgın nereye kayboldu?
Maskeler mi?
Onlar hem zihin kontrol aygıtı görevi görüyor hem de göstericilerin kimliğini saklıyor.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA