Tuhaf olana tuhaf denir.
Yaşadıklarımızdaki tuhaflığı vurgulamak bazı şapşalların sandığı gibi komplo teorisi üretmek değildir.
Ama yaşadıklarımızdaki uyumsuzluğu dürüstçe tespit etmek zorundayız.
***
Dört aydır ortaya dökülen bilgilere ve iddialara bakınca,
dünyanın zatürreye yol açan bir virüs yoluyla dize getirileceğini tahmin edip üzerinde çalışmayan kalmamış, diye düşünüyor insan...
2008'den itibaren pandemi simülasyonları (sanal tatbikatlar) yapılmaya başlanmış.
Çalışmalar 2012'den sonra hızlanmış.
2019 Sonbaharı'nda ise zirve yapmışlar.
Tahmin ettikleri tarih de deyim yerindeyse nokta atışı:
2020 ve sonrası...
Peki o zaman sormak gerekmez mi?
Devletler niye uyumuş?
Yoksa uyutulmuşlar mı?
***
Olay, üzerine sık konuştuğumuz
Gates Vakfı ve Dünya Ekonomi Forumu'nun
işbirliğinde yapılan ve "altı ay içinde 30
milyona yakın insan ölecek" sonucuna
varan simülasyondan ibaret değil.
Mesela öğrendik ki, geçen yıl
Birleşik Krallık'ta Bakanlar Kurulu çok gizli kaydıyla
"çok büyük ekonomik ve sosyal
sorunlara yol açacak bir salgının eşiğinde
olunduğu" hakkında bilgilendirilmiş.
Guardian'a sızdırılan belgede "
hafif seyrettiğinde bile on binlerin ölümüne yol açacak" bu salgına hazırlık olarak
hükümetin sağlık ekipmanı stoklaması ve
salgın takip hizmetinin geliştirilmesi önerisinde
bulunuluyor.
Ya sonrası?
İngiltere'nin
hiç hazırlanmamış olduğunu görüp bilmeyen kaldı mı?
***
Geçenlerde
Robert Koch Enstitüsü ve birçok bilim kurulunun 2012'de hem
Merkel'e hem de Alman Federal Meclisi'ne
"
Uzakdoğu'dan gelecek çok ciddi bir virüs salgını" hakkında bir simülasyon
raporu sunulduğunu öğrendik.
Bu raporun medyada sanki gizli bilgiymiş gibi sunulması yanlış elbette.
Ama
raporun sarsıcı bir yol haritası ve tahminler içerdiğini inkar etmek
de yanlış olur.
Rapordaki "kuru öksürük, yüksek ateş ve zatürre" belirtileri vurgusu, 65 yaş üstü nüfus için özel önlem çağrısı da ilginç.
***
Sonuç olarak...
Tahminlerin gerçeği 12'den vurması kadar...
Çok bilimci, çok gelişmiş, çok organize geçinen ve gelecek planlaması konusunda titiz olduğu düşünülen devletlerin bu raporlara kulaklarını
tıkamış olmaları da tuhaf.
Önce buraya mim koyup sonra geleceği konuşmaya başlamalıyız.