Buruk bir ramazan bu... Dışarıda her şey durdu. Şimdi evlerimizdeyiz. O çok sevdiğimiz ramazan coşkusunu şimdi dışarıdan içeriye, hatta doğrudan "içimize" taşımak zorundayız. Elbet bu çile ve zahmetin bir rahmeti vardır...
***
İnsan eliyle düzenlenmiş takvimlere büyük anlamlar yüklememek konusunda kararlıyım. Fakat şu yüzyıllık tarihsel çevrimler neredeyse metafizik işaretler taşıyor gibiler... Mesela İngiltere'nin en seçkin virologlarından John Oxford'la yapılmış bir söyleşiyi okudum. "Aslında yaşadıklarımız 1918 yılında milyonlarca insanın ölümüne yol açan İspanyol gribini andırıyor" diyor Oxford; "San Francisco ve New York şehirleri derhal sosyal izolasyon politikasına geçmiş, sınırlarını kapatmış, işyerleri ve okullar tatil edilmiş, dışarı çıkmak zorunda olan insanlardan evlerinde maskeler dikmeleri istenmişti. Bu iki şehir birkaç ay içinde salgınla baş edebildi. Ama Amerika'nın geri kalanı hastalıktan kırıldı. "***
Profesör John Oxford'un şu notu da ilginç: "İngiltere'de herkes İtalyanların organizasyon yetersizliğinden kaybettiğini düşünmeye eğilimli. Oysa Kuzey İtalya'daki hastanelerin donanımı ve sağlık personeli kalitesi İngiltere'dekilerden daha iyiydi."***
Malum, karantina başladığından bu yana en gözde konu evde ekmek pişirme... Ekmek, farklı bir şey. Bana öyle geliyor ki, bu moda kolektif bilinçdışımızdan günümüze bir mesaj da aktarıyor. Sanki birbirimize şöyle soruyoruz: Savaş, kıtlık, felaket zamanlarında "hayatta kalma" becerilerimiz hala yerli yerinde mi, test etmeye var mıyız?***
Şimdi sanırım ramazanla birlikte pide tarifleri ekmek tariflerinin önüne çıkacak. Baktım, Arda'nın Mutfağı "Çıtır çıtır pide" tarifini YouTube'a koymuş bile... Fakat şimdi Bursa'da yaşamak ve Zennup1844'ün evlere servise başladığı enfes pidelerden getirtmek vardı...***
Uzun bir zamandır popüler müzikle aram yok. İhtiyaç da duymuyorum. Gözden uzak kalan çok güzel müzik türleri, çok iyi müzisyenler var. Yine de mesleki bir alışkanlıkla spotify'daki "yeni çıkanlar" listesine göz atmayı ihmal etmiyorum. Bir tek Cihan Mürtezaoğlu'nun "Zulmün Buysa" şarkısı kalbimi çaldı. Ama Mürtezaoğlu deyince, ben hala 2016'da çıkan "Bitsin Bu Delilik" albümünde takılı kalmış haldeyim.