Adı üzerinde...
Ulusal Egemenlik/Hakimiyeti Milliye Bayramı... Ecnebi ruhların, gayri milli fesatçıların...
Millete düşmanlıklarından orta yerlerinden çatlamak üzere olanların...
Bu bayramla ne işi olabilir?
***
Ama göreceksiniz...
Bu fırsatı da kaçırmayacaklar...
Salgın günleri uzasın da IMF'ye muhtaç kalalım diye günlerdir el ovuşturanlar...
"Ne işimiz var bizim
Doğu Akdeniz'de, sondaj gemilerini geri çekin!" diyenler ve onlara alkış tutanlar...
"
Bizde koronadan vefat edenlerin sayısı niye düşük?" diye ciddi ciddi dertlenen
ve virüsle mücadelemizde başarısız
olmamız için dilek tutan pislikler...
Bu akşam...
Balkonlarına fırlayıp bayrak sallayacaklar.
***
Dünyaları öyle yalan işte!
O kadar aldatıcı!
Aralarında pek az cahil kaldı, pek azı masum, pek azı kültürel sersemleşme kurbanı ne yazık ki...
Ne yazık ki,
bile bile bu kötülüğü seçiyorlar.
Aralarında
Uganda'yı övüp, İsrail'i örnek ülke gösterip memleketinin sağlık sistemini aşağılayacak kadar
alçaklardan geçilmiyor.
En çok okudukları yazarlar
Türkiye'nin başka ülkelere sağlık yardımlarıyla dalga geçiyor, o derece...
Yalan haberlerinden, iftiralarından bıktık.
Ellerinde kolonya, dezenfektan yerine
çamur var.
Dilleri ve zihinleri kötülük kumkuması.
Ve artık hiçbir "
milli" yanları yok, kalmadı.
***
Onların 23 Nisan'ı onlara...
İsterim ki...
Benimkine karışmasınlar!
İsterim ki...
Çocukların da ardına saklanmasınlar.
Ama istediğim gibi olmayacak elbette!
Sağlık olsun!
Daha fazla yazmamın anlamı yok!
Ne yalan söyleyeyim...
Bir daha da bu köşede
malum tayfa ve destekçilerinden söz eden cümleler kurmak istemiyorum.
Varlıkları ayağımıza da zihnimize de pranga...
Çünkü üzerine konuşup düşünecek çok hayati başka konular var.
***
Yazıyı İstiklal Marşı'nın şu kıtası ile kapatıyorum...
"Arkadaş! Yurduma alçakları uğratma, sakın.
Siper et gövdeni, dursun bu hayasızca akın.
Doğacaktır sana va'dettiği günler Hakk'ın...
Kim bilir, belki yarın, belki yarından da yakın."