Babaannelerimiz gibi değiliz...
Davranış kalıplarımız çok farklılaştı.
Sosyal adap ve ölçü anlayışımız koptu gitti.
Hele genç kuşaklar...
Malum bugünün insanları tek tek kazanmaya ayarlılar.
Toplumsal bir sıkıntıdan paçayı tek başımıza sıyırdıklarında, sıkıntıyı arkalarında bıraktıklarını sanıyorlar.
Oysa...
Öyle zamanlar olur ki, "ben kurtardım" dediğimizde, "biz" kaybeder!
Artık bu gerçeği anlamak ve kendimize çeki düzen vermek zamanıdır.
***
Anlamışsınızdır...
Bugün biraz salgın ortamında gündelik hayattan ve
"biz"den söz etmek istiyorum.
Dört gün aradan sonra oturduğum yere yakın dev süpermarkete uğradım.
Yine tepeleme dolu alışveriş arabaları...
Yine tuvalet kağıtlarının ve kağıt havluların bulunduğu koridorda izdiham...
Kocası 9'luk paketi arabaya atınca ona "varken, niye 16'lık almıyorsun?" diye söylenen kadınlar falan...
Birkaç gün önceki alışverişleri tükenmediğine göre bu insanlar ne yapmaktaydılar?
Cevap açık...
Panik duygularına ve felaket beklentilerine yenilmişlerdi.
Tedbir almakla paniğe kapılmak arasındaki sınırı çoktan aşmışlardı.
***
Bu manzara karşısında...
Amerikalılara tıpatıp benzememize çeyrek kaldığını düşünmeye başlayıp ciddi ciddi
dertleniyordum ki...
Sabah
Los Angeles'tan gönderilen bir videoyu hatırladım ve moralim düzeldi.
Şükür ki, bizde birbirinin elinden paketleri kapmak için kavga edenler ve market dışında yüzlerce metrelik kuyruklar yok!
"Allah kerim" demeyi bilmek ve bunu iliklerine kadar hissetmek çok başka bir şey...
Ama davranışlarımız büyük ölçüde globalleşti.
Duygusal tepkilerimiz (diziler, filmler, medya marifetiyle) tek tipleşti.
Belki şimdi yüzleşeceğiz işte, en kötü globalizm budur!
Mesela sıkıntı ihtimali azıcık burnunu gösterse...
İlk iş olarak markete koşuyor ve ihtiyaç malzemesi stoklamaya kalkıyoruz.
***
Unu, makarnayı, bebek bezini, tuvalet kağıdını fazla
fazla satın almak, "
biz" duygusunu
parça parça azaltmak
demektir...
Davranışlarımızı haklı kılacak bin türlü bahane buluruz ama bu gerçeğin üzerini örtemeyiz.
Başka konular da var ya, bu seferlik açmayayım...
Ama arkadaş, "
ölenler zaten 80'li yaşlardaymış"
deyip ıslık çalmak hiç bize yakışıyor
mu?