Parti yöneticilerine gitmiş ve "Olay daha da büyümesin" demişti Enes Turan, "Partim zarar görür diye korkuyorum."
Hani Güngören Belediyesi'ne her nasılsa başkan yardımcısı yapılmış bir zatın tuvalet kapısına oturtup gelene geçene ayağa kalkma cezası (!) verdiği genç adam var ya, o.
Enes'in başta İl Başkanı Bayram Şenocak olmak üzere teşkilattaki yöneticilerden ricasını öğrendiğimde durup düşündüm de...
"Sade insan"ların davalarına bakışlarıyla, diğerlerinin duruşları arasında ne büyük fark var.
***
Diğerleri dediğim kimler, biliyorsunuz...
Siyaseti ve bürokrasiyi
iş güçleri ve sosyal itibarları için kaldıraç olarak kullananlar...
Makam, mevki edinince "
ne oldum delisi"ne dönüşüverenler...
Ezik geçmişlerini, yetersizlik endişelerini
"siyasi kibir" ile tedavi edebileceğini sanan zavallılar...
Arabasına çakarlı lamba takıp emniyet şeridini
kullanamadığında morali
bozulanlar...
Ve siyasete girince yontulmak yerine daha çok odunlaşanlar...
Odunluk konusu önemli...
Çünkü sadece "kibir"den söz etmek yaşanan bir çok şeyi anlamaya yetmiyor.
Maalesef toplumumuzda makam ve mevki ile birden çıban gibi büyüyüp batmaya başlayan bir
"odunlaşma" gerçeği de var.
Yüzleşmek zorundayız.
***
AK Parti yönetimi hızlı tepki gösterdi...
"Olmuş bir kere, bir daha olmaz" denilmedi ve Güngören Belediye Başkan Yardımcısı görevine son verildi ve meclis üyeliği askıya alındı.
Güzel ama yetmez.
Söz konusu kişinin kendisinin ve çevresinin Saadet Partisi'ne yakın bir muhalif olduğu iddiaları da mercek altına alınmalı ve o göreve nasıl getirildiği ayrıca sorgulanmalı...
Fakat benim asıl üzerinde durmak istediğim nokta şu...
Umarım, AK Parti yönetimi
üç gün boyunca Enes kardeşimizi ziyaret edip hatırını soran genç kadrolarını ve Enes'e sosyal medyadaki muazzam desteği doğru değerlendirir.
Şimdi tam vaktidir...
Davasına bağlı sade insanlara kulak vermenin, onlara sahip çıkıp
yeni politikaları yeniden bu sadelik üzerinden inşa etmek için çalışmanın tam vaktidir.
Türkiye'nin bağımsızlık arayışını sağlamlaştırmanın yolu tepelerdeki çekişmelerden değil, köklerin derinliğinden geçiyor.
Yani tertemiz, sade insanlarımızı kucaklamak ve savunmaktan...