Alicia: Evrenin büyüklüğü ne kadar?
Nash: Sonsuz.
Alicia: Nereden biliyorsun?
Nash: Çünkü bütün veriler bu kanıyı destekliyor.
Alicia: Yani kanıtlanmadı.
Nash: Evet, kanıtlanmadı.
Alicia: Peki nasıl bu kadar emin konuşabiliyorsun?
Nash: Emin değilim, sadece inanıyorum.
Alicia: Hımm. Sanırım aşk gibi... (A BEAUTIFUL MİND / 2001)
***
Giovanna: Hâlâ tavsiyelerine ihtiyacım var Davide... Ama şimdi bakıyorum da senin jestlerinin benim olduğunu görüyorum; konuştuğum zaman senin gibi konuştuğumu fark ediyorum. Bilmiyorum, acaba bizden ayrılıp giden herkes geride kendilerinden böyle parçalar bırakıyor mu? Anılara sahip olmanın sırrı bu mu? Bu doğruysa kendimi daha güvende hissedeceğim, çünkü asla yalnız kalmadığımı bileceğim. (LA FINESTRE DI FRONTE / 2003)
***
Annie: O eski zamanlar insanlar aşkı biliyorlardı... Ne zaman ne de mesafeler aralarına girebiliyordu... Aşktı bu, gerçekti.
Becky: Bir film bu. Senin problemin de bu zaten. Aşık olmak istemiyorsun, bir filmin karakteri olmak istiyorsun. (SLEEPLESS IN SEATTLE / 1993)
***
Yazar: İnsan neden hikayeler yazar? Çünkü kendi değerinden şüphededir. Bunu kendine ve başkalarına kanıtlamaya çalışmaktadır. Bundan emin olsam niye yazayım? (STALKER / 1979)
***
Ronny: Hayatımı mahvettin!
Loretta: Bu imkansız şekerim. Ben geldiğimde ortada hayatın diye bir şey yoktu ki! (MOONSTRUCK / 1987)
***
Yvonne: Dün akşam neredeydin?
Rick: Üzerinden çok zaman geçti, hatırlamıyorum.
Yvonne: Peki bu akşam seni görebilecek miyim?
Rick: Asla uzun vadeli planlar yapmam. (CASABLANCA / 1943)
***
Kral: Benden nefret ediyorsun, değil mi?
Tara: Henüz nefret etmeye başlayacak kadar sevmedim seni. (KAMA SUTRA / 1996)
***
Spence: Hiç insan öldürdün mü?
Sam: Bir keresinde fena kalp kırmıştım. (RONIN / 1998)
***
Sigorta eksperi: Bu kitabı alabilir miyim?
Yaşlı adam: Alma, henüz okumadım onu.
Sigorta eksperi: Tabii ya, evdeki her şeyi de çöp gibi değerlendirmemeli.
Yaşlı adam: Pek yakında hepsi öyle olacak. (NOSTALGIA / 2018)