Uzun yıllar boyunca "pırıl pırıl gençler"den söz edilip duruldu.
Böyle bir resmi ideoloji masalı vardı, kuşaktan kuşağa sirayet etmişti. Sözler hep şöyle bağlanıyordu: "Pırıl pırıl gençleri gördükçe, memleketin geleceğinin parlaklığına da inanıyorum."
Hayal kırıklıkları ve gelecek endişeleriyle gençlerin içlerinin çoktan karardığını kimse görmek, anlamak istemezdi.
Müsamere ortamından umut çıkartmak olacak şey değildi tabii.
Gençliğin en geniş kesiminin en verimli yıllarında dershane kapılarında süründüklerini, ailelerinin sosyal çaresizliğini aşmak için daha o yaşlarda her kapıyı zorlamaktan yorgun düştüklerini görmemek için bir tür körlük gerekiyordu.
Neyse ki, o dönem kapandı, "pırıl pırıl gençlik" deyimi bayatladı.
***
Fakat bu kez de tam tersini yapmaya başladık.
Günümüz gençlerini yerden yere vuruyoruz.
Hatta bazen onları bütün bir nesil olarak "
kayıp" görmek eğilimi ağır basıyor.
Eğitimciler ofluyor pufluyor, siyasetçiler onların "emanete sahip çıkacak dirayette" olduklarından şüphe duyuyor.
Ebeveynler çocuklarının akranlarından şikâyetçi ama kendi çocuklarının eninde sonunda "
yırtması" için takla üzerine takla atıyorlar.
Mahalleliye gelince...
Şimdiki gençlerin
hiçbir işte sebat etmeyişlerinden ve
bitmez tükenmez can sıkıntılarından çok tedirginler.
***
İfratla tefrit arasında gidip geliyoruz anlayacağınız...
Gençlere hiçbir yararı olmayan
masalcılığı bıraktık, gençleri yalnızlıklarına terk edecek kadar "
gerçekçi" olmaya kalkıştık.
Oysa gençler gökten zembille inmiyorlar.
Bize bakarak parlıyor, bize bakarak kararıyorlar.
Üstelik dijital devrimin tam ortasındayız.
Tarihin en büyük dönüşümlerinden birinin yükü onların sırtına bindi.
Diyorum ki...
Artık projektörleri onların üzerinden çekip kendi üzerimize çevirmenin zamanıdır.
Dilimizin ucuna gelince sustuğumuz konularla artık dürüstçe hesaplaşma zamanı gelmedi mi?
Mesela...
"Aile her şeydir" diyoruz da, hangi aile "her şey" olma özelliğini ve gençlerini koruyabiliyor.
Mesela...
Sabah akşam işinden, mesleğinden, kazandığı paradan, yaşadığı hayattan şikayetçi yetişkinler gençlere sebat, rıza ve emeğe saygı duygularını aktarabilir mi?
Bunları oturup enine boyuna sorgulamadan partilerin, vakıfların ve diğerlerinin "
gençler üzerine projeler" üretmeleri boş iş...