Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HAŞMET BABAOĞLU

Durup düşünmeliyiz

Elbette tartışacağız...
Seçim sonuçları zihnimizi sürekli kurcalıyorsa...
"Şimdi önümüze bakalım, tartışmayalım" demek olmaz.
"Gerçek gündemimize dönelim" lafı da çok kullanılıyor şu sıralarda. Ülkemizin önündeki problemler bakımından haklılık payı da var bu lafta, tamam!
Fakat söyleyin...
Seçim gerçek değil miydi?
Dolayısıyla...
Önce şöyle bir durup düşünmeliyiz...
Sakin kafayla, uzun uzun ve detaylı biçimde hem biz hem de siyasetçiler düşünmeliler.
Tartışılacaksa, sonra tartışılmalı.

***
AK Parti neden onca yıl sonra İstanbul'da seçimi kaybetti?
Neden tekrarlanan seçimde fark büyüdü?
Bu sorulara cevap ararken yapılacak en büyük yanlış farkına bile varmadan ve hayal kırıklığının etkisiyle faturayı seçmene kesmek olur.
Ama maalesef bunu yapıyoruz ve doğrusu ayıp da ediyoruz.
AK Parti seçmen sosyolojisindeki "oynamalar" siyaset alanının manipülasyonlarından bağımsız olabilir mi?
Veya seçmenin kafası fena halde karışmışsa...
Bunda partinin "iletişim dili" bakımından tarihinin en dağınık, en kararsız dönemini geçirmiş olmasının payı yok mu?
Seçmen kazandırır da, kaybettirir de...
Ama seçimleri kazanıp kaybedenler partilerdir, siyasetçilerdir.
Bakılacak şey şunlardır...
Partiler ne yaptı, seçime nasıl hazırlandı, hangi kampanya dilini kullandı?
Aday seçiminde yenilikçi ve enerjik bir yol mu seçildi, yoksa statükoyu koruma yolu mu tercih edildi?
***
Mesela seçim geçip gittikten sonra bazılarına detay gibi görünecek ancak çok önemli bir noktaya kısacık değineyim...
AK Parti 31 Mart seçimine "beka meselesi"ni gündeme getirerek ilerledi. Bu tercih, ister istemez İmamoğlu'nun geçmişini ve onu sahneye arkadan itenleri de gündeme getirmişti.
Tekrarlanan seçim dönemine ise Binali bey'in "soft" tutumu damga vurdu. Hizmetler ve projeler öne çıktı.
İlk bakışta doğru gibi görünen bu tercih, şiddetli duygular vasatında ilerleyen kamplaşmaya uymadı. Hatta "demode" kaldı.
Asıl önemlisi, bu ılımlı tutum İmamoğlu cephesinin "karanlık" yönlerinin tartışılmasını engelledi.
Sonrasını biliyoruz.
***
Sanırım meseleyi (sonucu) duygular düzeyinde ve "insan"ı merkeze alarak tahlil etmek de hayati önem taşıyor.
Bu konuya yarın devam edeceğim.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA