Diyelim ki, hesapta "uyanık"sın ama dünyadan haberin yok...
Oysa dünya hızla üzerine geliyor...
Sen eski ezberlerinle idare edeceğini ve git gide bilenen öfkenin zor zamanda ayakta kalmana yeteceğini sanıyorsun...
Bildiklerin hızla eskiyor ama her şeyi yeterince "bildiği"ni düşünüyorsun...
Gerçekten komplo niteliği kazanmış uluslararası ilişkiler ve global sermaye düzeniyle seni kolayca rahatlatan "komplo teorileri" arasındaki farkı süzüp öğrenmeye hiç yanaşmıyorsun...
Okumak deyince, kitapları geçtim ama internetten bile arka arkaya üç paragraf okumuyorsun...
Dikkatin çoktan dağıldı, merak duygun zayıf...
Sosyal medyada karşına çıkan üç beş özlü cümle ve derme çatma fikirlerin peşinden gidip dünyayı anladığına inanıyorsun...
Olur mu?
Olmaz. Olmuyor.
***
Geçen gün, genç bir okurum
"Haşmet Abi, sürekli agah olmaktan söz ediyorsun ama biz bu kelimeyi bilmiyoruz" diye yakındı.
Felaketimiz biraz da bu kelimeleri unuta unuta (dolayısıyla onların anlam alanlarından uzaklaşarak) büyüdü.
Bu deyimi iki yıldır yazılarımda altını çizerek kullanıyorum.
Çünkü "
uyanık olalım" desem, anlam kayıp gidiyor, gözünü dört açmak (oysa öyle bir ihtiyaçta "teyakkuz" gereğini ayrıca belirtiyorum) haline geliyor veya
akıldan çok zekaya vurgu yapıyor.
Oysa "
agah olmak" demek
dikkatli, müteyakkız, uyanık olmak kadar haberdar, vakıf, aşina olmaktır da...
Ve bütün bunlar sebebiyle de agah olanın basiret sahibi olduğu şüphesizdir.
***
Mevleviler uyuyan dervişleri uyandırırken hafifçe dokunur ve "
agah ol, erenler" derlermiş.
Deruni anlamlar da taşıyan bir deyimi böyle bir durumda kullanmak boşuna değildir.
Dervişlere hatırlatılır ki...
"
Uyku"daki uyanacaksa...
Buna ihtiyaç varsa...
Uyanmak ancak böyle bir şey olmalıdır.
Baktığını bilmeyenin hakikaten "uyandığı"nı söyleyebilir miyiz?
Zihin açılmıyorsa, gözün açılması yeter mi?
Ben de giderek derinleşen memleket ve dünya meselelerine karşı "
toparlanıp kendimize gelmek" anlamında bu deyimi kullanıyor, önemsiyorum.
Ve ara sıra buradan neredeyse yalvarıyorum...
Kayıtsızlık, kolaycılık, sürekli kışkırtılan endişe bizi bitirir.
Yapılacak şey...
Olayların önünü arkasını görmeye çalışmak,
öğrenmek, bilmek ve hızlı tepki göstermek yerine basiretli hareket etmektir.