Malum...
ABD'nin Kuzey Suriye'de yapıp ettikleri, Mısır ve Yunanistan arasındaki tehlikeli flört, Ukrayna ile Rusya arasındaki gerilim, Doğu Akdeniz meselesi ve Türkiye'nin çıkarları falan Kemal Kılıçdaroğlu'nun derdi olmuyor.
Kafamdan atmıyorum, günlerdir bu konularda tek bir ciddi laf etmeyişine bakıp da söylüyorum.
Ama ne yaptı Kılıçdaroğlu?
Kalkıp sosyal medyada "soğanı ağlatmayın" diye çocuksu bir çizgi film paylaştı.
İnsan ister istemez, "bu nasıl ana muhalefet liderliğidir, nasıl bir siyasetten, memleketten ve dünyadan uzaklıktır?" diye geçiriyor zihninden.

*** En başından beri Kılıçdaroğlu'nun derdi muhalefet yapmak değil.
"Bekleme" yapıyor.
Vakit geçiriyor bir nevi.
Oyalıyor.
Çok uzun zamandır böyle.
Bizim tuhafımıza gidiyor, millete zaman zaman "yok artık!" dedirten hallerin sebebi bu.
Sanırım Kılıçdaroğlu, özel bir eğitimden geçirilerek partinin başına getirilmiş. CHP'nin Türkiye sosyolojisinde seçim kazanma ve tek başına iktidar olma kabiliyetine sahip olmadığını biliyor.
Memleket ve dünya meseleleriyle gerçekten ilgilenmek yerine, kitlesini konsolide edip "bekletme"yi tercih ediyor.
Neyi mi?
Bu nokta önemli.
Belki cepheleşme veya muhtemel bir siyasi çözülüş vaktini bekliyor; belki İnönü CHP'sinden tanıdığımız biçimde "ara rejim" bekliyor. *** Şu sıralar Almanya'da bulunan Kılıçdaroğlu, ben bu satırları yazarken mesela Ukrayna-Rusya sorunu hakkında nihayet bir şeyler söylemiş olabilir, bilemiyorum.
Tabii ülkesini şikâyet etmekten fırsat bulabilirse...
Hepsini geçtim, Almanya'nın oradaki vatandaşlarımız arasında "Yeni bir İslam" kurgulama çalışmalarına hız verdiğinden haberi var mıdır acaba?
Böyle diyoruz ya...
Ya CHP tabanı Doğu Akdeniz ve Kuzey Suriye'deki gelişmelerle, Avrupa ordusu tartışmalarıyla, İslamofobiyle falan içtenlikle ilgileniyor mu?
Ne gezer!
Yılmaz Özdil yazmadıysa, niye ilgilensin?
Söylesek, otomatiğe bağlayacak; "adamlar Mars'a gidiyor, siz Doğu Akdeniz diyorsunuz" türünden laflar edip tadımızı kaçıracaklar.