O halde...
Önümüzdeki on yıl içinde 30 milyon kişiyi öldürecek bulaşıcı hastalıklarla karşılaşacağız.
Hoppala, bu da nereden çıktı, diyorsunuz şimdi içinizden, eminim.
Dün internet sitelerinde pek "tıklanan" bir haber vardı:
Microsoft'un kurucusu Bill Gates geleceğe dair ne söylüyorsa, çıkıyormuş.
Gates 1999'da yazdığı "Düşünce Hızında Çalışmak" adlı kitabında "insanlar nerede olurlarsa olsunlar, minicik dijital cihazlarıyla işlerini takip edecek, para aktaracak, sağlık durumlarını yönetecek, haber okuyup, evlerinde kendileri yokken olan biteni izleyecek" demiş, hepsi çıkmış.
"E zaten bunların hepsi 99'daki dijital gelişimin normal uzantıları" diye düşünmekte haklısınız da...
İnsanın içine kurt düşüyor.
Adamın normal projeksiyonları böyle pompalanarak haber yapılıyorsa, çaktırmadan esas kritik tahmin ve iddialarına mı dikkat çekiliyor acaba?
***
Bill Gates'in bir süredir sahip olduğu gelirin büyük bölümünü viral hastalıklar alanındaki araştırmalara yatırdığını biliyoruz.
Sık sık da kamuoyunu uyarıyor:
"
Öyle bir virüs çıkabilir ki, altı ay içinde 30 milyon insanı öldürebilir.
Bu bakımdan çok kırılganız, hazırlıklı değiliz. On yıl içinde böyle salgınlar bekliyorum."
Ne oluyor peki?
Pentagon'un burnumuzun dibindeki Tiflis'te bir biyoloji laboratuvarı kurduğu; çok tehlikeli virüs deneyleri yaptıkları ortaya çıkıyor.
ABD'lilerin diplomatik kargolarında insan kanı ve çeşitli patojenler taşıdıkları anlaşıldı. (Proje
malum: Bazı ırklara
özel, yani sadece
onları öldürecek
hastalıklar üretmek
mümkün!)
Büyük olay.
Fakat ilgilenen yok!
Sıcak savaş tehditlerine, siyasal çatışmalara, küresel ekonomik krize odaklanan dünya kamuoyu bu türden "şeytanlık"ları gözden kaçırıyor.
***
Peki Gates bu uyarılarında masum mu? (Malum, bilgi
teknolojisi içinde Amerikan devleti
ve Pentagon'la en iyi geçinen
Gates'dir.)
Durup dururken bu kadar
keskin "
kıyamet" uyarıları
nereden çıktı?
Niye binlerce insanı laboratuvarlarında çalıştırmaya başladı?
Şu ana kadar çıkmayan salgınlar neden bundan sonra çıkacak?
Neyse, burada keseyim...
Hafta sonu içiniz kararmasın.
Sonra yine konuşuruz.