Seçim sürecinde yaşadıklarımızın tamamen ülkeye, buraya, yerele özgü olduğunu sanan varsa...
Onlara siyasetle ilgilenmeyi bırakıp futbol benzeri şeylere odaklanmalarını tavsiye ederim.
Şunu bilelim...
Dünyanın eli, kolu, aklı Türkiye'nin içinde...
Kurcalıyor, karıştırıyor, test ediyor, yönlendiriyor.
Unutmayın...
Dışarıda ne oluyorsa, burada bir karşılığı var.
***
Nisan ayı içinde aniden
Kuzey Suriye'ye asker indirmeye başlayan ve YPG üzerindeki etkisine dayanarak Pentagon'la itişmeye başlayan
Fransa'nın bizim içimizde nereye temas ettiğini sanıyorsunuz?
Bunu anlamak için HDP'yi ısrarla muhalefet ittifakına itenlere bakın!
Muhalefet adayının mutlaka
dindar sosyolojiyi de kapsaması gerektiği fikrini ısrarla CHP'ye empoze eden dinamik mesela...
Bu basitçe bir taktik mi sanıyorsunuz?
FETÖ'yü de yöneten yıllanmış bir ABD projesi bu ve AK Parti'nin güçlü
sosyal etkisini kırmak için
2013'ten beri tezgâhta.
Çok yeni bir gelişmeye de bakabiliriz...
İki ay içinde ABD ile çatışmaktan Rusya ile kapışmaya itilen ve sırtını dayadığı küreselciler tarafından terk edilmek üzere olan
İngiltere'nin birdenbire Meral Akşener'i keşfetmiş olması üzerinde durmaya değer, değil mi?
***
Hepsinden önemlisi şu...
Erdoğan sadece siyasi değil, ekonomik ve askeri bağımsızlık arayışının da lideri.
Üstelik Erdoğan hiperaktif bir özellik sergiliyor.
Bağımsızlık vizyonu lafta kalmıyor.
Uluslararası kurumları yenilenmeye zorluyor, Türkiye'nin eski ittifaklarını sorguluyor, askeri sanayiyi güçlendiriyor ve yeni çıkış yolları arıyor.
Batı'yı hasta eden şey bu işte!
Son kertede biliyoruz ki, ne ABD ne Avrupa Türkiye'siz yapabilir.
Fakat içlerinde yer eden "
Bağımsız Türkiye korkusu" giderek büyüyor.
24 Haziran'a kadar dışarıdaki bu korkunun içerideki etkilerini yaşayacağız.
Bunu hep aklımızın bir köşesinde tutup uyanık olalım.