Biz yüzlerimiziz...
Binlerce yıl böyle tanımış, böyle sevmişizdir birbirimizi...
Sözü dinler, davranışa uyar ama "yüz"e inanırız...
Bu nedendendir ki, insanlık tarihinin büyük gelenekleri yüzün "yüzeysel" bir şey olarak ele alınmasına karşı çıkmıştır.
Çünkü ayna da, "sır" da yüzdür.
Ama bana sorarsanız, laf ne zaman bu noktaya gelse, aklıma Tournier'in o sözü düşer: "Aşk, yüzü sevmektir."
Haklıdır.
Çünkü bedeni isteriz, kişilikten hoşlanırız, erdemleri severiz, vs.
Oysa aşkı harekete geçiren, peşine düşüren yüzdür.
Bu konuda yazılacak çok şey var.
Mesela Levinas'ın "adalet duygusu bir başkasının yüzüyle başlar" tezi çok sarsıcıdır.
Ama şu net: Yakın gelecekte yüzlerimiz bir "veri"ye dönüşecek; sevgimizin öznesi olmaktan çok devletlerin ve şirketlerin nesnesi olacak.
***
Ne mi anlatıyorum? Açayım...
Siyasal gündemin ateşi yüzünden köprülerin altından akan sulara kör kalıyor ve
en geç yirmi yıl sonra bizi nasıl bir dünyanın beklediği gerçeğiyle yüzleşemiyoruz.
IPhone işi yüz tanıma teknolojisine mi döktü bilmeyen yok! İyi de, sadece "ne hoş, ne ilginç!" diye geçiştirilecek bir şey mi bu?
Geçen yıl Amerikan sayıştayının
FBI'nın "
yüz tanıma sistemleri geliştirme merkezi"ni teftiş ederken yaşadığı şaşkınlık yabana atılır türden değildi. Çünkü
FBI şimdiden veri tabanında 412 milyon insanın yüzünü kodlayıp arşivlemişti. Elbette çoğu basit bir suç takibine bile karışmamış insanlardı.
Birkaç yıldır ABD'de yaşanan olaylar bu bakımdan ilginç.
İnsanlar polisler tarafından trafik suçu gibi basit gerekçelerle fotoğraflanıyordu. İstemiyorum diyene de "
istemesen de yapacağız" deniyordu.
Şimdi
Apple gibi şirketler, Facebook gibi paylaşım siteleri (
Facebook çok ciddi
yüz tanıma teknolojisinde, yakında görürüz)
güvenlik kurumlarını bu meşakkatli işten kurtaracak.
***
Esas haber geçen gün Çin'den geldi.
Çin, ulusal yüz tanıma projesinin
bütün halkı kapsayacak biçimde genişletileceğini
açıkladı.
Dikkatinizi çekerim, bir milyar dört yüz milyonu geçen nüfustan söz ediyoruz.
Belli ki, küreselcilerin 21. yüzyılın ikinci yarısı için yıllardır hazırlandıkları "
dijital toplum"un başlangıç ayağı ve
dev laboratuvarı Çin olacak.
Gündem dolu, tamam! Fakat bir yandan da bu konuların üzerinde durmamız, tartışmamız, hazırlanmamız gerekmiyor mu?