Kabahat mi işlemişler? Hiç olur mu öyle şey!
Her zaman kabahatin çoğu başkalarınındır.
"Cahil ve korkunç" bir kalabalık saydıkları başkalarının...
Malum mavi gözlü büyük şairleri de zaten halkı içine kapalı midyeye, kendini sokan akrebe, sopayı görünce hizaya giren koyuna benzetmiş;
"Bir değil, beş değil /yüz milyonlarlasın maalesef" diye sızlanmayı eksik etmeden;
"dilim varmıyor ama kabahatin çoğu senin canım kardeşim" demiştir.
Bayılırlar bu dizelere.
Ağzından tükürükler saça saça o dizeleri seslendiren meşhur bir tiyatro sanatçısını izlerken kendilerinden geçerler.
Çünkü bu dizeler onların dünyaya, memlekete, hayata, insana bakışlarını anlatır.
***
Halk ne yapsa, günah olur; yanlış olur.
Fakat onlar yaparsa ya mutlaka bir "
seçkinci hikmet" bulunur ya da anlayışla karşılanacak bir bağlama oturtulur.
Bilmem,
Kemal Kılıçdaroğlu'nu tv'de izlediniz
mi?
Partisinin Adana milletvekili ve TBMM Başkanlık Divanı üyesi
Elif Doğan Türkmen'in 1 milyon 200 bin liralık faturasını şöyle izah etti: "
Yapılan harcamaya kanunsuz harcama diyemiyorsunuz.
Sınırsız hak olur mu? Bunun değişmesi lazım. Adama sorarlar, sen bu hakkı niye verdin?"
Nedir bu şimdi?
Pes artık dedirtecek türden bir pişkinlik mi?
Belki...
Ama yukarıda da anlattım ya, bu her zamanki halleridir.
Terbiyeleri (terbiyesizlikleri demek lazım) ve yaşam kültürleri budur.
Tereyağından kıl çeker gibi kabahatten, hatadan, günahtan ellerini öyle bir çekiverirler de, şaşar kalırsınız.
Bütün kabahat
başkalarındadır; özellikle de halkın hakiki temsilcilerinde...