Yalanla yaşanır, yaşanıyor.
Ama yalancıyla yaşamak...
İşte o zordur.
Hele "hayatı yalan" olanlar var ki, onlardan derhal kurtulmak gerekir.
Sempatiklikleri zehirdir; kanınıza girer.
Halim selim görüntüleri kamuflajdır.
Sözlerinin parlaklığı aslında en koyu karanlık bir girdaptır.
Biliyoruz, yalan aldatır, kandırır, hatta bazen gönlümüzü çalar da fark etmesi geç olur.
Fakat şu "hayatı yalan olanlar" var ya...
Basitçe aldatmakla kalmaz, bununla yetinmezler.
Ağır ağır ayağınızın altındaki zemini çeker, tutunacak dallarınızı kırar, karar alma mekanizmalarınızı bozar ve uyuştururlar.
***
Yine "insanlık halleri"miz üzerine odaklanan bir cumartesi yazısına giriş yaptığımı; son yıllarda çevremizde artış gösteren
mitoman karakterleri yazacağımı düşünüyor olabilirsiniz...
Fakat bu sefer derdim başka.
Türkiye yıllardır bir tür
siyasi/ sosyal mitomani fırtınasıyla boğuşuyor.
Bir yanda FETÖ, öte yanda HDP.
Varlıkları yalan bunların!
Bugün böyleler, yarın öyle.
Tam da o yüzden öylesine
kaypak ve kayganlar ki, nerelerinden tutsanız,
elinizden kayıyorlar.
Yıllarımızı harcadılar.
Ama yalan bitmeli, bitecek.
Nasıl FETÖ'nün Müslümanlara söyleyecek bir sözü olmadığı ortaya çıktıysa,
HDP'nin de Kürtlerin karşısına çıkacak bir yüzü olmadığı artık anlaşılıyor, anlaşılacak.
***
Dün sabahın erken saatleriydi...
Nişantaşı'nın saz şairi, Cihangir'in özgürlük havarisi
Selahattin Demirtaş'ın geçen yıl meclis kürsüsünden "
korkmuyorsanız, dokunulmazlıklarımızı hep birlikte kaldıralım" diye efelendiği aklıma geldi.
Sonra haber kanalları konuşmanın tamamını döndürmeye başladılar.
Meğer daha neler demiş...
"Biz yarın 80 milletvekili arkadaşımla dokunulmazlıklarımızın kaldırılması için yarın parlamentoya dilekçe veriyoruz. Peki siz var mısınız?" diye havasını basmış.
Ama işe bakın ki...
Geçen mayısta dokunulmazlıkların kaldırılması teklifi Anayasa komisyonunda kabul edilince müthiş bir rahatlıkla şöyle diyen de yine Demirtaş: "Asla böyle bir şey yapamayacaksınız,
tek bir arkadaşımız ifade vermeye çağrıldığına gitmeyecek. Bu iş öyle tereyağından kıl çeker gibi yürümeyecek." Hatta Demirtaş'ın o konuşmasında "
halk isterse, birden fazla parlamento kurar" gibi ilginç bir sözü de var.
***
2013 ABD gezisinde Demirtaş'ı kucaklayıp yönlendiren mihrakın stratejisi çöktü.
Parti'nin yöneticileri halk tarafından kendilerine tanınan demokratik temsil fırsatını kullanamadı.
Şimdi bir büyük aldatmacanın kapanış vakti geldi!
Bu gerçek gün gibi aşikâr.