Şimdi oturup Boğaz'ın Anadolu yakasında sonbahar yağmuruna uyanmanın ne güzel olduğunu yazmak vardı...
Hatta Ahmet Hamdi Tanpınar'ın "Yağmur" şiirindeki gibi başlamak yazıya bana ne iyi gelirdi...
"Uyu! Gözlerinde renksiz bir perde/ Bir parça uzaklaş kederlerinden/ Bir ruh gülümsüyor derinden." Fakat tam böyle bir hevesin eşiğinde muazzam bir yersizlik duygusu kaplıyor insanın içini.
Bir milyona yakın nüfusuyla bomba yağmuruna tutulan Musul düşüyor aklına.
Böyle bir durumda rüzgârın hazan yapraklarını Kanlıca meydanından caddeye doğru sürükleyişindeki hüznü yazmak zorlaşıyor.
Çünkü kendi küçük hayatlarımızla fokur fokur kaynamaya başlayan dünyayı yan yana getirdiğimizde içine düştüğümüz sakil hal kelimelerle tarif edilir gibi değil.