Yok, arkadaş!
Söylemesi ağır olacak belki ama...
Sizinle "Bir orman gibi kardeşçesine" yaşamak mı?
Unutun! Eksik olsun!
Siz en iyisi gidin bir park kurun.
Dert değil, isterseniz adını da "Gezi parkı" koyun, içiniz serinler belki ama milleti, halkı, hakiki insanı unutun!
***
İstanbul'da havalimanına korkunç bir terör saldırısı olmuş...
Dehşete düşüp susmuyorsun.
İçinin çirkefini sosyal medyaya aktarmak için bir
dakika bile bekleyemiyorsun.
Ülkenin acısını hiç umursamazsın, tamam! Bunu ezberledik.
Vicdan kavramı desen, kendi aranızda bir "
alışveriş" aracına ve "
masonik bir şifre"ye dönüştü.
Zaten ne vicdanı? Kimi kafaya almaya çalışıyorsunuz? Aç karnı için azıcık kuru ekmek çalmış çocuğu
devrim mahkemesinde yargılayıp vuran adamın posterlerine bayılıyorsunuz. Siz mi vicdanlısınız!
İşte gördük! Havalimanı teröre sahne oldu, insanlar öldü diye sevindiniz!
Belçika'ya gösterdiğiniz merhametin yarısını İstanbul'a göstermediniz. Burada doğmuşsunuz, burada ekmek yiyor ve hâlâ burada vur patlasın çal oynasın yaşıyorsunuz ama "burası" umurunuzda değil.
Bu rezilliklerinizi millet görmüyor mu sanıyorsunuz?
***
Hele biri var...
Onu yıllarca ekranda görüp adam saymış insanlarla tvit atıp dalga geçiyor.
"
Yayın yasağı gelmiş, o halde üzülecek bir şey yok, dağılalım" diyor.
Ülkesiyle, insan acısı üzerinden ironi ha!
Bunu da gördük maalesef.
Üstelik
görüntü yasağı ile haber yasağının farkını gayet iyi bilecek
kadar uzun süre
yayıncılık yapmış
biri. Parçalanmış
ceset görüntüsü istiyor
çünkü. Vahşet
tablolarına ihtiyaç
duyuyor.
Ama sorun
açık.
Bu adamlara üzülmek denilen şey unutturulmuş; ülkesine ve yönetimine düşmanlık konusunda kullanışlı bir robota dönüştürülmüşler.
Tabii bir de büyük kötülük örgütlenmesi var...
Paralel pislikler.
Derhal bu eski tv sunucusunun yardımına geldiler. Zaten solcuyla solcu, sağcıyla sağcı olmak konusunda üzerlerine yok! Hem de küfür kıyametle!
Bu nasıl bir sapıklıktır Yarabbim!
***
Dikkatimi çekti...
Terör saldırısının ardından teröristleri değil, iktidarı suçlu çıkartan bir Twitter hesabının profilinde
Nâzım Hikmet'in "
yaşamak bir ağaç gibi hür ve bir orman gibi kardeşçesine" dizeleri vardı.
Söyleyeyim...
Nâzım'da öyle "
hikmet" falan yoktur.
Ama onu da geçelim..
Be kardeşim, sen ağaç nedir, nereden bileceksin!
Kök ister ağaç, kök!
Senin tutunduğun hiçbir kök yok!
Nasıl olsun! Çünkü doğduğun yerden tiksiniyorsun.
O yüzden ne tek ve hürsün, ne de bir ormanın var. Olmayacak da...
Temiz halk çocuklarının yakasından da düş artık!