Batı'ya dair hayal kırıklıkları, kırgınlıklar, isyanlar birbirini izliyor...
"Ama Ankara'da bomba patlayınca böyle davranmamıştınız..."
"Hani terör terördü, hani kimden geldiğine bakmaksızın lanetlenmeliydi..." Farkındasınızdır, yakınma listemiz gitgide uzuyor.
Geçen gün bu çerçevede "Türkiye dersi" başlığı altında yazdıklarımı hatırlarsınız.
Bir de "dünya dersi" var işte!
Dünyayı öğreniyoruz.
Evrensel değerler üzerine kurulu bir dünya algısının safsata olduğunu ağır ağır ve canımız fena halde sıkılarak öğreniyoruz.
***
"
Evrensel değerler"in dünyaya değer vermediğini...
"
Evrensel insan hakları"nın herkesi insan saymadığını...
Evrenselciliğin "
evren"inin nihayetinde Batı'dan ibaret olduğunu görüp anlamak paha biçilmez bir tecrübe.
Globalizm (küreselcilik) denilen şey de pek farklı bir olgu değil.
Aynı cep telefonunu kullanıyoruz, üç aşağı beş yukarı aynı tv dizilerini izliyoruz diye hepimiz aynı insanız sanıyoruz ve yanılıyoruz.
Küre mi demiştiniz?
Bildiğimiz yerküre değil o! Batı'nın elinin ve zihninin yeniden şekillendirip "
dümdüz" ettiği bir coğrafya!
***
Biliyoruz, evrenselcilik, küreselcilik denilen şeyler
gerçekleşmekte olan bir dünyanın tasavvuru olarak allanıp pullanarak sunuluyorlar.
Oysa olup bitenleri soyup çıplak hallerine baktığınızda
neo-kolonyalizmden başka bir şey görünmüyor.
Tabii ki
şık, keyifli, sarhoş edici tasavvurlar bunlar. Kendisine inananları
ödüllendiriyorlar; böylece Batılı muamelesi
görüyorsunuz, bol bol sırtınız sıvazlanıyor.
Ama o değerler ve normlar Batı'yı hiç bağlamıyormuş, ne gam!
Gerçekten de bir düşünün...
Bombaların ardından
Belçika gibi önlemler alıp ülkeyi dışarıya kapatsaydık, haberleşmeyi onlar gibi iptal etseydik mesela neler olurdu...
Totaliterliğimizden başlar, ilkelliğimize kadar giderlerdi.
Püf noktası burası: Neden? Neden biz yapınca yanlış, onlar yapınca doğru sayılıyor?
NOT: Bu konu bitmez. Uzun ve derin hikâye.
Belki daha dipten bir yerden tartışmaya başlamak lazım.
Batının kafasındaki (felsefe, kültür, vd.) [H1] "insan" tekil bir varlıktır. Batı zihninde Rönesans sonrası yalnız Tanrı fikri değil, "insanlık" fikri de dışarıda kalmıştır. (Bu noktada Hannah Arendt'e bir selam çakmalı!) O yüzden Batı zihni dünyaya sadece hegemonik biçimde açılabilir. Bir gün bunları da yazar, konuşuruz. Kafamız sakinleştiğinde...