Yalancı olmak başka bir şey! Bunlar "doğru"ya zerre inanmıyorlar.
Bir tek kendilerine inanıyorlar.
Anlayacağınız, hayatları yalan!
Ak Parti iktidarının böyle bir hayrı da oldu. Onlarca yıl boyunca siyaset, medya ve kültür üzerinde egemen olan bir çevrenin bütün sosyopatik özellikleri ortaya dökülüverdi.
İşleri tıkırında, keyifleri gıcırında olduğu sürece arkasına dönüp bakmayan, mahcup olmayan, ellerini hiç kirletmeden sürekli etrafı kirleten bir çevre...
Görüyorsunuz işte!
Daha düne kadar Demirtaş'a aşklarıyla etraflarında "ayy ne eksantrik ve demokrat insan!" havasını yükselttikçe yükselten Nişantaşı prens ve prensesleri (!) şimdi arkalarına bakmadan HDP'den uzaklaşmak üzereler. PKK'nın terör örgütü olduğunu hendek stratejisi çıkmaza düşünce fark ettiler.
Paralel yapıyla ilişkileri de aynı.
Sorarsan, "Paralel yapıya hayatları boyunca karşı olmuş"larmış!
Sanki her çağrıldığında desteğe giden, paralel tv kanallarında program yapan onlar değilmiş gibi...
Bu nasıl bir unutkanlıktır!
Nasıl pervasız bir pişkinliktir!
Hele bu tayfadan öyleleri var ki, sosyal medyada her Allah'ın günü Türkiye'nin yandığını, bittiğini yazıp takipçilerini endişeden endişeye sürüklemekten zevk duyuyorlar.
Peki kendi yaşamlarında nasıl bu adamlar diye soracak olursanız, söylemekten utanıyorum: Sürekli vur patlasın, çal oynasın haldeler.