Nasıl baş döndürücü bir gündem trafiği içindeyiz, değil mi?
Öyle bir coğrafyadayız ve çevremizde öyle bir kuşatma var ki, ciğerlerimize şöyle kocaman bir nefes çekip rahatlamamıza izin verilmiyor.
Neredeyse iki haftada bir gündemin esas aktörleri ve dengeleri değişiyor.
Doğruya doğru; bu hıza ayak uydurmak zor!
Her an direksiyon kontrolünü kaybedip bariyerlere çarpma riski var.
Siyaset için çok ama çok hassas bir dönem.
Kamuoyu için de öyle!
Böyle dönemlerde "milli duruş" ve hamasetten uzak teyakkuz hali kilit önemdedir.
Ama olayları anlamak noktasında bir problemimiz var.
Hep "en son aşama"ya odaklanıyoruz.
Hep bugünü yaşıyor, dünü çarçabuk unutuyoruz.
Oysa bu bir tuzak!
Ne demek istiyorum, açayım...
Rusya bize karşı çok düşmanca işler yapıyor. Suriye'deki varlığı gaddar. Bütün hamleleri Esad'a çalışıyor..
Yani Putin'e öfkelenmeyeceğiz de neye öfkeleneceğiz? Bu öfkede yerden göğe haklıyız.
Hele aramızdan bazılarının Putinci olup çıkmasını nasıl içimize sindirebiliriz?
Fakat merak ediyorum...
Suriye'ye Rusya müdahalesinin aslında ABD'nin bölgede elini rahatlattığını ve iki ülkenin PYD stratejisinin ortak olduğunu daha ne kadar görmezden geleceğiz?
Batı, sanki bölgedeki (bizim asabımızı bozacak) kirli işleri Rusya'ya yaptırıyor. Daha da önemlisi şu ki, Rusya iki yıldır "küresel merkez" tarafından göz göre göre nerede bataklık varsa, oraya doğru çekiliyor. Bunu inkâr edebilir miyiz?