Tamamdır, seçim tartışmalarına fazla takılmadan artık geleceğe bakmanın zamanı gelmiştir diyorum ki...
Bazı konular ayağa takılıveriyor!
Belki biraz daha üzerlerinde durmak gerek. Çünkü içlerinde geleceğe dair ipuçları da taşıyorlar.
Kılıçdaroğlu'nun seçim yenilgisini Avrupa Birliği Komisyonu'na bağlaması mesela...
"AB ilerleme raporunun seçim sonrasına ertelenmesi yanlış oldu" diyor CHP Genel Başkanı.
Hani rapor açıklansaydı, yani Avrupa'nın Türkiye'den şikâyetleri bir bir ortaya dökülseydi, içerde yaratılacak rüzgârla bir grup seçmen o anda fikrini değiştirecek ve CHP belki 5 puan daha kazanacaktı diye düşünüyor olmalı.
Hem de tam bugünlerde...
Yani fotoğrafçısının mülteci çocuk tekmelediği, siyasetçisinin İslamofobiye teslim olduğu, finansçısının yerlerde süründüğü, bürokratının gitgide kolonyal efendi havalarına girdiği bir Avrupa'nın raporlarına bel bağlayan ana muhalefet lideri.
Şaka gibi fakat gerçek!
Ülkesini, halkını, hatta kendi seçmenini dahi tanımamış olmanın çırılçıplak fotoğrafı bu!
Benden söylemesi...
Bu kafa ve bu kafanın ürettiği siyaset böyle giderse, İstanbul Bağdat Caddesi'yle İzmir Alsancak'a sıkışıp kalacak; Ege ve Trakya da kaybedilecek.