Şu dünyaya bakıp da... Ortadoğu'ya mesela...
Gazze'de çocukların tepesine inen bombalara...
Irak'taki ne idüğü belirsiz IŞİD terörüne; her an bir kan gölüne dönüşme ihtimali taşıyan mezhep çatışmasına...
Mısır hapishanelerindeki idamı bekleyen İhvan liderlerine...
Hala her gün onlarca insan birbirini öldürmeye devam ederken Batı'nın birdenbire ilgisini kaybetmeye başladığı Ukrayna'ya...
Suriye'ye, Rojava'ya bakıp mesela...
İçten dertleniyor, hatta siyaseten tavır almaya çalışıyorsanız...
Haydi bunları da geçtim...
Latin Amerika'dan Uzak Doğu'ya kadar her coğrafyada, halkların zorbalıklara boyun eğmesini sağlayan global iktisat düzeninin havuçlarına kafanız takılıp duruyorsa...
Huzurlu olmanız mümkün müdür?
Böyle bir manzara karşısında sükunet makbul sayılabilir mi?
***
Akılları sıra hırçın siyasetçi olarak tanımladıkları Erdoğan'ın karşısına Ekmelledin Bey'i "
tesis ettiler" ya...
Şimdi sürekli sakin karakterin siyasal derinliğinden,
huzur ihtiyacından falan söz eder oldular.
Tabii
Ekmeleddin Bey de onların çok hoşuna gidecek laflar ediyor.
Mesela "dış politikanın
ketumiyet içerisinde, sakin bir üslupla ve uzun bir nefesle yürütülmesi gerektiği"ni söylüyor; "
İsrail ve Filistin konusunda tarafsız kalınmalı" diyor ve düşünün, artık bu işin arkasında hangi hesaplar varsa; "
Türkiye Suriyeli mültecilere kapı açmamalıydı" diyerek vicdanlı insanları şoke etmeyi bile göze alıyor.
Ardından medyadaki destekçilerinden alkışlar geliyor: "
Ah işte tam aradığımız huzurun sesi!" nidaları ve "
siz de keşke benim gibi İhsanoğlu'nun sakinliğini yakından yaşasaydınız" röportajları, vs.
***
Oysa insan bir durur, düşünür, utanır...
Huzursuz bir dünya karşısında huzurlu olmak ne anlama gelir?
Dış politikada ketumiyet dediğiniz şey, hiç düşündünüz mü, aslında
ne feci bir şey!
Orayı geçtiğimizi; artık
hem aklı selim içinde kalıp hem de isyan edilebildiğini öğrendiğimizi hiç mi fark etmediniz?
Hiçbir zulme, yanlışa ses çıkarma, kapalı kapılar ardında iş çevir, bunu da "sükunet" diye pazarla...
Bu numaraları millet yutar mı artık?
Huzursuzuz...
Gazzeli bebekleri düşünüp uyuyamadığımız için...
Suriyeli mültecilerin geleceğini dert ettiğimiz için...
Ukrayna'nın Gezi'sini demokrasi diye yutup sindirmediğimiz için...
Barış sürecinin üzerine titrediğimiz için...
Huzursuzuz.
Ve sizin mızmız, sinsi ve çoktan teslim alınmış huzurunuzu istemiyoruz.
Gidin işinize!
Bizim huzurumuz "
huzurda olma"yı bilmekten geliyor, dünyaya bakıp ürkmekten değil!