Nasıl bir talim terbiyeden geçirilip "ruhsuz"laştırıldığımızı...
Nasıl bir iktisat hapishanesinde ürkekleştirildiğimizi...
Donukluğumuzu, soğukluğumuzu ve pek "muasır" bencilliğimizi anlamak için güncel ve yalın bir soru yeter de artar bile.
Gazze hastanelerinin morglarının yine küçücük çocukların yanık cesetleri ve annelerinin kopuk kol ve bacaklarıyla dolduğu şu günlerde...
Önce interneti açın ve futbolun iki büyük yıldızı Ronaldo'yla, Messi'nin üzerinde
"Özgür Filistin" ve "Özgür Gazze" yazan Filistin bayraklarıyla çekilmiş fotoğraflarını bulun...
Hatta Christiano Ronaldo'nun 2003-2009 arası Manchester United'da oynadığı döneme göz atın. Gazzeli çocuklara gönderdiği bir milyon dolarlık bağışa, o dönemde Facebook'taki Filistin davasıyla ilgili ateşli mesajlarına bakın...
Sonra sorun bakalım...
Bizim yıldızlarımız neden böyle değildir? Neden Filistin konusunda uzak ve kayıtsızdırlar?
Neden Ronaldo'nun sadece giyimini taklit ederler de, ötesiyle ilgilenmezler?
Kimden çekinirler? Hangi çıkar ilişkileri durdurur onları?
Oysa Ronaldo'nun da daha iki yıl önce bu yüzden sponsorlarıyla çatıştığını, İsrail'e yakın şirketlerin aba altından sopa gösterdiğini biliyoruz.
***
Üstelik bizim popçular ve futbolcular
"din kardeşliği"nden söz etmeyi de çok severler hani...
Ama içlerinden Filistin davası için haykırmak geldiğinde çok bilmiş "
abileri" hemen "
aman sakın, başına bela alma!" diye uyarır onları!
Bir de içine girdikleri ortamların klişe hassasiyetleri vardır: Mesela "
Yahudi arkadaşlarımız üzülür!" klişesi.
Bu tedirginlik
Bebek'te, Nişantaşı'nda, Etiler'de yankılanır durur.
Oysa
asıl anti-semitizm budur!
Siyonist İsrail ile Yahudiliği ayıramayan kafa asıl bu kafadır.
Gazze'nin tepesinde patlayan yeni tip kimyasal bombaların senin Yahudi arkadaşlarınla ne ilgisi var!
Daha geçen gün New York sokaklarını ellerinde Filistin bayraklarıyla dolduran on binlerce Yahudi'den de haberin yok mu?
***
Ama hakikaten böyle şeylerden haberi yoktur bizimkilerin.
Zaten İsrail ve Filistin üzerine kafa yormaktan sıkılırlar.
Kafa yorulacak lokasyonlar bellidir:
Miami, Maldivler ve Bodrum, Çeşme. Yalnız da değillerdir. Resmi ideolojinin "
hayali Ortadoğu coğrafyası" hepimizin zihnine güçlü biçimde yerleşmiştir.
O kurguda
Araplar ya "
bataklık" ve "
kir" olarak resmedilmiştir ya da oyulup haritadan çıkartılmıştır.
Orada sadece "
medeni ülke" İsrail (!) vardır ve bizimkilerin içine düştükleri şaşkınlığın özeti şudur: "
Erdoğan güçlü lider, seviyoruz ama keşke İsrail'le ilişkileri bu kadar bozmasa!"
Ne diyeyim, insan kendine, geleneklerine, inançlarına, insanlığına bakıp utanmıyorsa, Messi'ye, Ronaldo'ya bakıp utanır.
Utanır mı?